1. üniversitede bizzat tecrübe ettiğim sendrom.

    termodinamik. derslere düzgün gitmiyorum; ilk iki derse gitmişim, dönemin kalanında ise belki iki derse daha. konuya bir türlü adapte olamadım. final zamanı geldi. arkadaşlarla derslere düzgün gidenlerden fotokopi çekiyoruz, tüyolar alıyoruz. sınava bir gün kaldı, daha çalışmaya başlamamışım; termodinamik ilmi hakkında bir fikrim yok. e tabi konular yetişmedi. baya alengirli olan entropi konusuna sabah şöyle bir göz gezdirdim, sınava gittim. dört soru vardı. sınav çıkışında herkes birbirine soruyor, nasıl geçti, şu soruyu nasıl yaptın, vs. bende mutlu bir tebessüm var, gayet memnunum performansımdan. gerine gerine geziniyorum etrafta. kolaydı abi. birisi üsteliyor neresi kolaydı diye. anlatıyorum: "abi çok kolaydı, bi kere entropi'den soru sormadı hoca" "nası sormadı abi, son iki soru entropi ile çözülüyordu!" "hade ya!?"

    bu anı yer etti bende. termodinamik dersinden kalmış olmam çok önemli olduğu için değil, ileri seviye cehaletin insanı cehaletini fark edemeyecek kadar nasıl körleştirdiğine ilişkin güçlü bir kişisel deneyim olarak. yıl 2000. dunning-kruger sendromunun literatüre geçtiği seneyle aynı sene imiş.

mesaj gönder