1. dünyanın en güzel takımının tarihinde 2.kez (üst üste) euroleague final four'a kaldığı maçtır. bu takım tüm sezon bu noktaya nasıl geldiyse dün akşamda onu yaparak final four biletini aldı. nedir o yaptığı açıklayalım:

    - basketbol dışı işlere girmeden, sadece oyuna konsantre olarak;
    - obradoviç'in sihirli dokunuşlarıyla kaybeder gibi olduğu ivmeyi, tekrar maç içinde yakalayarak;
    - kaç sayı olursa olsun bu maçı kaybettik düşüncesine girmeden son topa kadar mücadele ederek;
    - kağıt üstünde en çok para alan ve oyuna en çok etki eden oyuncusunun yokluğuna rağmen, tüm seri boyunca top paylaşımından, savunmada yardımlaşmadan yani tam bir takım oyunu anlayışını istikrarlı bir şekilde sürdürerek;
    - takım içinde basketbolun tüm gereklerini yerine getirecek oyuncu profillerini bir arada bulundurmasından;
    - saha içi ve saha dışı her yerde birlik beraberliklerini hiç bozulmadan göstererek.

    biz izleyenler bu seri başlamadan önce, eski yıllardan kalan acı tecrübelerimizi bilerek sürekli kafamızda bu seriyi geçeceğimize dair inanç olmasına rağmen hep bir acaba sorusunu barındırmadık değil. ancak dün akşamla artık neyin ne olduğunu net olarak gördük. eskiden olsa -ki herkesin dün akşamki hakemlerin madrid tiyatrosuna ayak uyduracağından emindi- türlü haksızlık düşünceleriyle en azından deplasmanda bize maç verdirmezlerdi. fakat şimdi iyice belli oldu ki tüm avrupa basketbolu biliyor ki bu takım saygı duyulacak bir takım ve kolayca çiğnenip geçilecek bir takım değil. neyse, sayfalarca yazarım yazmasına da tüm cümlelerin sonu yine aynı bitecek, çünkü başka yol yok, tüm yollar çıkıyor sana büyük reis zeljko obradoviç. umutlarımızın sahibisin...

mesaj gönder