1. Biyolojide hiçbir şey, evrimden başka bir şey ışığında anlam ifade etmez ve aynı şekilde evrim olmadan, modern biyoloji diye bir şey var olamaz.

    Darwin ve Darwin zamanında yaşamış diğer biyologlar, gerek canlıların karşılaştırılmalı incelenmesinde, gerek coğrafi dağılımlarında evrime dair inandırıcı kanıtlar bulmuşlardır. Darwin’in zamanından beri kanıtlar daha güçlü ve daha kapsamlı hal almış, son dönemde ortaya çıkan bilim dalları (genetik bilimi, biyokimya, moleküler biyoloji, ekoloji, etoloji…) çok güçlü ek kanıtlar sağlamış ve kuramı ayrıntılarına kadar doğrulamıştır.

    Bilim adamları artık evrim olgusunu destekleyecek kanıtlar elde etme çabasında değildir. Evrimsel biyolojiyi araştıran bilim adamları, bu tartışmayı yüzyıl önce geride bırakmış ve artık evrim sürecinin nasıl meydana geldiğini daha fazla ve ayrıntılı olarak anlama çabası içindedir.

    Yaygın kanının aksine, evrim kuramının buluşu ilk kez Charles Darwin ile başlamamıştır. Örneğin büyük Fransız doğabilimci Jean-Baptiste Lamarck Darwin’in doğduğu yıl basılan Zoolojinin Felsefesi (Philosophie Zoologique) kitabında, ilk geniş kapsamlı evrim kuramını ortaya attı. Kendi kuramına göre Lamarck “organizmalar çağlar içinde daha alçak birimlerden daha yüksek biçimlere evrilir ve bu süreç bugün de devam etmektedir. Bu süreçte her zaman zirve noktası insandır” demiştir. Bugün biliyoruz ki, doğada üstün biçim yoktur ve hiçbir organizma, bir diğerine üstün değildir. Lamarck’ın bugün için yanlış olduğu kanıtlanan bir başka kuramı da kullanma veya kullanmama ile kazanılan veya kaybedilen özelliklerin (modifiksyon) kalıtımla miras alınabilmesiydi. Edinilmiş özelliklerin kalıtım yoluyla aktarılması yirminci yüzyılda reddedildi.

    Aynı şekilde Darwin’den bağımsız olarak Alfred Russel Wallace, türlerin evrimini açıklayan süreç olarak doğal seçilimi keşfetmiştir. Fakat Wallace evrimin ilerlemeci olduğunu düşünüyordu. Darwin ise Wallace’ın bu makalesinden bir yıl sonra Türlerin Kökeni kitabını yayımlayacak ve burada evrimin mutlaka ilerleyici yönü zorunluluğunun olmadığını savunacaktı.

    Şu artık rahatlıkla denilebilir ki evrim olgusu tam bir kesinlikle yerli yerine oturtulmuştur. Evrimin kabul edilip edilmemesi, semavi dinlerin evrimle çelişmesi, bu kesinliğe şüphe düşürmez. Organizmaların evrimsel kökenleri, Dünya’nın yuvarlaklığı veyahut kütle çekim teorisi gibi keskin bir kesinlikle tesis edilmiş bilimsel bir sonuçtur. Biyologlar evrimin bir olgu olduğundan bahsederken, kuşkuların ötesine geçen net bir kabul ile araştırmalarını yaparlar.

    Az önce de bahsettiğim gibi artık evrimin varlığı/yokluğu yüzyıl önce tartışma konusu olmaktan çıkmış, evrimsel sürecin anlaşılması üzerinde yoğunlaşılmıştır. Bazı mekanizmalar net bir şekilde açıklığa kavuşturulmuş olsa da (örneğin insanın primatlardan bugüne olan evrimi defalarca ve defalarca kez en ince ayrıntısına kadar net bir şekilde ortaya konulmuştur) başka bazı meseleler o kadar kesin değildir, ve bazıları da şu an için tahminden öteye gitmemektedir (örneğin Dünya’da hayatın ne zaman başladığı, ilk canlıların özellikleri gibi)

    Yine de bununla birlikte, bu meselelerdeki belirsizlik evrim olgusuna şüphe düşürmez. Galaksilerin kökeniyle ilgili bütün ayrıntıları bilmememiz, galaksilerin varlığından şüphelenmemize ya da özellikleri hakkında öğrendiğimiz her şeyi çöpe atmamıza yol açacak bir gerekçe değildir.

    Şunu tekrar etmekte fayda var. Evrimsiz bir biyoloji düşünülemez. Evrim olmadan tıp düşünülemez. (Her iki senede bir grip virüsünün salgınlar yapmasından, bakterilerin gittikçe sorun oluşturan antibiyotik direnci geliştirmesine, hızlı üreyen sineklerde yalnızca 30 nesil içinde maya üreten suşların oluşturulmasına kadar, evrim bilimin her yerindedir)

    Kopernik’in madde ve evreni anlamak üzere araladığı kapıyı, Galileo, Kepler, Newton ve birçok bilim adamı sonuna kadar açmıştır. Bu sayede 1500’lü yıllardan başlayan serüven sayesinde Dünya’nın evrenin merkezinde olmadığı, Güneş etrafında dönen basit bir gezegen olduğu, evrenin genişliği ve genişlediği, evrende tüm maddelerin hareket halinde olduğu ve hatta bu hareketlerin doğaüstü kanunlarla değil; formülize edilebilir, ispatlanabilir doğa kanunlarıyla açıklanabileceği gösterildi.

    Sonuç olarak, nedenler yeterince bilinirse, bütün fiziksel olgular açıklanabilirdi.

    1543’te Kopernik sayesinde başlayan ve diğer bilim adamları ile süregelen ilerlemeler, insanlığın evreni kavrayışını bölünmüş bir kişilik haline çevirdi. Bu durum 19. yüzyıl ortasına kadar devam etti. Şöyle ki; bilimsel açıklamalar cansız madde alemine hükmeder hale gelmişken; canlıların kökenini ve yapısını ise doğaüstü bir yaratıcı açıklıyordu.

    Bu kavramsal şizofreniyi çözen Darwin oldu. Charles Darwin, doğanın ve canlıların da (bir insan ömrünün yetmeyeceği yavaşlıkta olsa da) hareket halinde olduğunu, bu hareketin doğaüstü bir nedene başvurmadan açıklanabileceğini göstererek Kopernik’in başlattığı devrimi tamamladı.

    Bu sayede bütün çeşitliliğiyle organizmaların kökeni ve uyarlanması, bilimin alanına dahil edilmiş oldu.


    Devamı gelecek...


    Ekleme:
    Yazdığım şey evrim teorisi değil evrimin kendisidir. Evrim başka bir şeydir, evrime açıklama getiren evrim teorileri bambaşka bir şeydir. Kanunlar, teoriler bir bilimsel gerçeği açıklayan teoremlerdir. Ben burada bu gerçeği yazmaya çalıştım. Kütle çekimi gerçeği başka bir şey, kütle çekimini bilimsel olarak açıklayan kütle çekim teorisi başka bir şeydir.

    Ayrıca kanun tabiri bilim alanında sık kullanılan bir tanımlama değildir (Örneğin Newton'un kütle çekim teorisi, Einstein'ın özel görelilik teorisi gibi)

    Aptal müfredatımızın bize attığı kazıklardan biri olan, "hipotezler teori olur, yeterince zaman geçer ve deneylerle desteklenirse kanunlaşır" diye bir şey yoktur. Emin olun evrim her gün ama her gün binlerce kez dünyanın farklı laboratuvar koşullarında deneylendirilmiş, fosil kayıtları ile, genetik bilimi ile ispatlanmıştır. Kısaca anlatmak istediğim; evrimin kanun olması önündeki engel (!) primattan insan oluşmasının çok zaman alması, deneylendirilememesi falan değil... Nitekim laboratuvar ortamında kısa sürede üreyen canlılar üzerinde yapay evrim tüm hızıyla deneylendirilmektedir.

    Bu yazıyı evrim kullanım kılavuzu adlı kitaptan derledim. Evrime ilgisi olanların mutlaka ama mutlaka satın almasını öneririm.

    Ben yine bu kitaptan altını çizdiğim yerleri derlemeye devam edeceğim.

    1- şu anki yazı
    2- (#110605)
    3- (#111414)
    bilim

mesaj gönder