• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (8.33)
Yazar stefan zweig
bir kadının yirmi dört saati - stefan zweig
stefan zweig, edebiyattan felsefeye, tarihten tiyatroya kadar her alanda kalem oynatmış; yapıtlarında çağlarının önde gelen kişilerini kıyasıya sorguya çekmiş; çökmek üzere olan bir toplumun aldatıcı manevi değerlerine körü körüne inanmak gafletinden ömrü boyunca kaçınmış usta bir yazardır. kılı kırk yaran gözlem ve çözümleme gücüyle insan ruhunun dehlizlerine korkusuzca dalmış, kişilerin patolojik yanlarına oldu olası büyük bir ilgi duymuştur. 'bir kadının yirmi dört saati' ustalığının ilginç örneklerindendir. (kitap bilgileri idefix'den alınmıştır.)
  1. sözü edilen kadın, başından geçen olayları anlatırken, aradan ne kadar uzun zaman geçmiş olsa dahi ne kadar da güzel tasvir ediyor, ne kadar güzel aktarıyor gözlemlerini. ve hikayesi boyunca yeniden yeniden yaşıyor, dün gibi daha. bir an coşkuyla ardı ardına sıralıyor detayları, bir an duraksıyor, iç çekiyor, güç arıyor devam edebilmek için.

    o el hareketlerinin anlatıldığı bölümler en çok etkilendiğim yerlerden bir tanesiydi. ilginç bir şekilde böyle şeyleri okumayı seviyoruz kadınlar olarak. gerçeği ağızdan çıkacak sözlerde değil de, bedeninde arıyor gibiyiz insanların. yıllar sonra sözlerden çok, bakışlar, dokunuşlar kalıyor hafızamızda.

    kadınlar böyle işte. kimisine çok derin ve duygusal deriz, kimisine yüzeysel ve sığ. ayırmak lüzumsuz aslında kadını erkeği böyle sıfatlarla. ancak seneler ellerimizden alındıkça geriye kalan anılarda ve bunların detaylarında belirgin farklılıklar oluşabiliyor kadın erkek arasında. bu kitap da bu psikolojiyi anlatabilmek adına çok güzel bir örnek olmuş.

    ayrıca ne yazık ki hangi zaman diliminde olursa olsun, dünyanın her yerinde doğduğu andan itibaren kadınlara yüklenen bir dolu sorumluluk var. kibar olacaksın, zarif olacaksın, ağırbaşlı olacaksın, çok mutlu olmayacaksın, çok mutsuz olmayacaksın, surat asmayacaksın, çok da gülmeyeceksin, sesini yükseltmeyeceksin.. kadınlara kadınlığını hissetme, yaşama hakkı tanınmıyor. hayatında öyle ya da böyle bir şekilde bu şansı elde edebilme imkanı bulup gerçek bir kadın olma peşinde koşanlar ise her zaman umduklarını bulamayabiliyorlar.

    çok güzel bir cümle geçti kitabın sonlarına doğru: "belli bir hedefi olmayan her hayat bir hatadır."

mesaj gönder