1. benden gelen ilk itiraf olacak bu. çünkü çok sıkıldım. insanların sürekli eleştirmesinden, laf anlamamasından, iki dakika önce anlayıp iki dakika sonra "e tamam da niye öyle yaptın" demesinden, bencilliklerinden, başkalarını düşünüyor gibi yapmalarından, hiçbir şey yapmadan dert çekmekten sıkıldıklarını anlatıp durmalarından, bağırmalarından, susmalarından, değer bilmemelerinden, sevgilerinin sevmeleri gerektiği için olmasından ve ilk fırsatta iyilikleri yüze vurmalarından... insana ait olmaması gereken ama genlerine işleyen her türlü şeyden sıkıldım. bir insanın bir kararı verirken nelerden fedakarlıktan yaptığını, istediği sonuca ulaşırsa ne kadar mutlu olacağını bir kere bile düşünmeden sadece arkasından konuşmayı bilen o kadar insan var ki. ağızlarından düşmeyen bir tek söz. sürekli. sürekli. kendileri çok bir şey yapmış gibi yapacak olanı da salaklıkla suçlamalar... insanlara küçüklüğünde emptai hiç mi öğretilmemiş? sadece türkçe derslerinde "kendimizi karşımızdakinin yerine koymaktır örtmenim" diyip geçiştirmişler mi? neden bu kadar duygusuzuz ve asıl biz duygusalmışız gibi davranıyoruz? insanın içini açan muhabbetler etmektense neden herkes sürekli dert anlatıyor birilerine? karşısındakini dinlemeye geldiğinde de dinlemiyor? "halbuki ben sadece o gün başıma gelen komik bir şeyi anlatmak istiyordum dert anlatmayacaktım ki... kendi dertlerimle seni de sıkmak istemem sonuçta niye yapayım bunu. ama beni dinlemeyince eğlenemedin de işte güzel mi oldu? dertli dertli otur sen öyle ne yaparsan yap" demek istediğim kaç tane insan var. ama hepsi için "onun derdinden ne olur ya" denilen, görevi onların anlattıklarını dinlemek ve işlerinde yardım etmek olan, ama yeri gelince de koca adam olan ve salak salak davranmaması gereken biriyim işte. bir insanın özgüvenini kırmak için neler yapılabilirse işte öyle düşünün. şu hayatta sanata biraz yeteneğim olmasa derslerinde de vasat biri olsam ne yapardım bilmiyorum. kendime güvenmemi sağlayan şeyler onlar. birine kızınca gitarımı alır iki şarkı çalarım bir şeyler çizer yazarım, hiçbirini istemezsem takarım kulaklıklarımı müzik dinlerim. başka türlü tutunmak kolay değil. bir de size değer veren, sizi seven birilerinin varlığı. hiçbir şey yapmasalar bile varlıkları mutlu etmeye yetiyor insanı. onlar olsun yeter, bir şey yapmalarına gerek yok.

    rica ediyorum sizlerden. insanları sevin, değer verin ve onları dinleyin. bir insan size bir şey anlatmak istiyorsa o anda sizi değerli gördüğündendir. sizinle bir şeyler paylaşmak istediğindendir. hele ki eğlenceli bir şeyler anlatıyorsa can kulağıyla dinleyin. çünkü sizi güldürüp mutlu etmek de istiyor olabilir. dinlemediğiniz an ne kadar üzüldüğünü ve değersizleştirdiğinizi tahmin dahi edemezsiniz. biz birbirimiz için varız. bunu unutmayın.
    jimi

mesaj gönder