• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (8.91)
mülksüzler - ursula k. le guin
romanım mülksüzler, kendilerine odocu diyen küçük bir dünya dolusu insanı anlatıyor. isimlerini toplumlarının kurucusu olan ododan alıyorlar; odo romandaki olaylardan kuşaklarca önce yaşamış, bu yüzden olaylara katılmıyor, ya da yalnızca zımnen katılıyor, çünkü bütün olaylar aslında onunla başlamıştı.odoculuk anarşizmdir. sağı solu bombalamak anlamında değil: kendine hangi saygıdeğer adı verirse versin bunun adı tedhişçiliktir. aşırı sağın sosyal-darwinist ekonomik özgürlükçülüğü de değil; düpedüz anarşizm: eski taocu düşüncede öngörülen, shelley ve kropotkinin, goldmann ve goodmanın geliştirdiği biçimiyle. anarşizmin baş hedefi, ister kapitalist isterse sosyalist olsun, otoriter devlettir; önde gelen ahlakî ve ilkesel teması ise işbirliğidir (dayanışma, karşılıklı yardım). tüm siyasal kuramlar içinde en idealist olanı anarşizmdir; bu yüzden de bana en ilginç gelen kuramdır. ursula k. le guin...vermediğiniz şeyi alamazsınız, kendinizi vermeniz gerekir. devrimi satın alamazsınız. devrimi yapamazsınız. devrim olabilirsiniz ancak. devrim ya ruhunuzdadır ya da hiçbir yerde değildir. konuşmasını bitirirken, yaklaşan polis helikopterlerinin gürültüsü sesini boğmaya başladı. (vikitap)
  1. ödüllü bir klasik olması dışında fikirlerine ve hassasiyetlerine çok kıymet verdiğim iki kişinin ayrı ayrı zamanlarda yaptığı pozitif yorumlardan dolayı biz bu kitapla uzundur buluşmayı planlıyorduk zaten. ama ne gariptir ki shevek'in hayatının araştırması olan zaman kuramı, urras ve anarres'te geçirdiği zamanların tarihsel sıralamada birbirine karışmışlığından daha net. belki çeviri nedeniyle zamansal algıda sorun yaşamış olabilirim ama kitabın beni yer yer üzerinden silkelemesine sebebiyet verdi açıkçası. yine de çok keyif aldığım bölümler oldu. okuyacaklar için syf 203'te 18 dekadın tam 183 gün olduğuna dair bir ifade var, oraya gelene kadar dekadın hafta, on gün, bir ay; ne olduğuna karar vermeye çalıştım yok yere, siz baştan bilin.

    -----
    - bay shevek pek görgülü değil.
    - neden? ne yaptım?
    - teşekkür etmediniz.
    - ne için?
    - turşu tabağını uzattığım zaman.
    - onları benimle paylaştığını sanıyordum. hediye olarak mı verdin? benim ülkemde yalnızca hediyeler için teşekkür edilir. diğer nesneleri herhangi bir şey söyleme gereği duymadan paylaşırız. turşuyu geri ister misin?
    -----
    - kafanda, o tüylü kafanda bir - bir kraliçe teaea bulunduğunu biliyorum. eski tiranın serflere yaptığı gibi sana emirler verip duruyor. bunu yap! diyor ve yapıyorsun. yapma! diyor, sen de yapmıyorsun.
    - yeri orası, dedi shevek. kafamın içi.
    - hayır, bir sarayı olsa daha iyiydi. o zaman isyan edebilirdin. ederdin! büyük-büyük-büyükbaban etti; hiç olmazsa kaçmak için ay'a gitti. ama kraliçe teaea'yı yanında götürdü, hala da sizinle!
    -----
    ve kitabın cinselliği dile getirişi kadar sevdiğim cümlesini de shevek'ten dinledim; "benim kadar ileri gitmek istemeyen hiç kimsenin beni gitmekten alıkoymaya hakkı yoktur."

mesaj gönder