1. Trafikle ilgili temel olarak türkiye'deki hataları 3 ana başlık altında toplayabiliriz.

    1) Saygısız, yaşadığı toplumun bir ferdi olduğunun farkında olmayan sürücüler. Bu konuda fazla yorum yapmaya gerek yok. zaten bir çoğuna diğer youserlar değinmiş. batılı bir ülkede ehliyet sınavı sorularının yarısından çoğu iki tekerlekli taşıtı yolda görünce nasıl desturlu gideceksinle ilgilidir. yaya kaldırımdan yola adımını attığında yayaya yasaklı bölge bile olsa tüm trafik durursa bir gün bu ülkede bu madde ile ilgili sorunların çoğu ortadan kalkmış olur. burada bana hak vermeyip "ya o da geçmesin gitsin yaya geçidini kullansın işte" diyorsanız siz de sorunun bir parçasısınız. 80 yaşında dede/nine şaşırmış yolda gidiyor, sizin de büyüğünüz olabilir.

    2) Denetim ve cezaların yetersizliği: Polislerimiz oldukça pasif. güvenlik için gerekli bütçeyi devlet yeterince sağlamıyor. ABD'de yollarda bir sürü polis görürsünüz, sürekli devriye halinde hata bulma peşindedirler: makas mı attınız en az bir gece kim olursan ol o kelepçeler takılacak ve bir gece kodestesin, garanti. polise el kol hareketleri lagaluga tartışmaya mı girdin-> asfalt öpülecek, kelepçe + bir iki gece kodes, şanslıysan vurulmadan hakim karşısına çıkarılırsan yüklü bir para cezası + kilisede bulaşıkları yıkamak sokakları süpürmek - ama ama benim çok param var vereyim parasını gideyim -> al lan şu süpürgeyi başla bakalım. ben farım yanmadığı için bana ceza kesen polis memuruna: böyle pusuya yatıp benim gibi kurallara saygılı hafif kusurlu vatandaşın parasıyla kotayı dolduracağınıza trafikte terör estirip gerçekten tehlike yaratan pislikleri neden yakalamıyorsunuz (ABD örneğini vererek) dediğimde gerçekten kendisini haklı çıkartan bir cevap almıştım. Oğlum ABD'de polisin 3000 cc arabasının deposu sabah akşam fulleniyor, bana 10 tl'lik benzin koyup bilmem şu kadar ceza kesmem isteniyor demişti. bir de aynı anda ard arda ödenmemiş 3 tane trafik cezan mı var?->kodes + hakim aynı hikaye. böyle olunca sıkıysa kuralları çiğne bakalım.

    3) belki de en önemlisi şehirlerimizi ve yollarımızı güvenli bir sürüş (daha da önemlisi güvenli bir yaşam) için düzenlemiyor olmamız. insanların yaşadığı yerlerle iş merkezleri iç içe (neresi downtown, midtown, suburban belli değil). avrupadan gelerek istanbulu uçaktan gözlemlemiş bir misafirim 600 yıldır bu şehre yerleşememişsiniz demişti. aklıma gelen bazı örnekler: ana yollardan sağa dönüşlerde kavisler makul ölçülerde değil. ana yollara tali yollardan çıkarken de benzer şekilde emniyet şeridi uygulaması çok nadir. bir yol en az üç şerit olmalı orta şeritler sola dönüş için güvenli bekleme alanları olmalı fast lane değil. şehirlerimiz ızgara şeklinde (güneş kursu şeklinde bile değil lan) düzenlenmediği için saçma sapan kavşaklarla dolu. kontrast açısından neden hala sarı şerit çizgisi tercih edilmiyor anlamış değilim. kontrolsüz kavşaklarda çok fazla kaza oluyor neden mi? çünkü çok saçma bir kural var sağdakine yol vermek ve ötesi karmaşık bir düzen var. doğrusu nasıl mı olmalı: kavşağa gelen herkes durmalı (4 teker duracak), ilk duran ilk geçer ne güzel ve basit değil mi? şehirler ve yollar saçma sapan inşa edilince (planlanmış diyemiyorum bile) insanlar da gitmek istediği yere ulaşabilmek için agresifleşiyor ve saygısızlık daha da artıyor (madde 1). hız sınırı da tam bir muamma. şu tabelaları açıkça ve daha sık koyunda kaçla gideceğimiz belli olsun ama değil mi? bir çok yerde devletimiz hız tabelası koymaktansa pusuda yatmış radar koymayı daha karlı buluyor sanırım.

    Aklıma gelenler bu kadar. bence acilen tüm paydaşları içine alan bir trafik reformuna ihtiyacımız var.

    edit: haber bağlantısı

mesaj gönder