-
- okudum
- okuyorum
- okumak istiyorum
-
youreads puanı (8.27)
kafka tamura on beş yaşına girdiği gün evden kaçar. uzun zamandır planladığı bu kaçışın nedeni babasının yıllar önce dile getirdiği uğursuz kehanettir. ama babasının bir düzenek gibi içine yerleştirdiği kehanet gölge gibipeşindedir kafka ilk kez aşkı ve tutkuyu yaşarken gizemli bir cinayetle kehanetin ve kaderinin düğümleri çözülmeye başlar.
sahilde kafka, xxi. yüzyıl edebiyatına damgasını vuran, kitapları bağımlılık yaratan kült yazar haruki murakamiden, hayatın yavan gerçekliğine karşı büyülü bir dünyanın kapılarını açan bir roman.
-
youreads eşzamanlı kitap okumaları kapsaminda temmuz 2016'da okunmak uzere secilmis bu kitabi aslinda gecen hafta okumustum, tum bu korkuncluklar, karmasalar, olumler yasanmadan once. uzerine biraz dusunup oyle yazayim diyordum, pek dusunemedim ama yine de yazayim birkac sey.
okudugum ilk murakami kitabiydi. tarzini, farkli ama hos buldum. biraz fazla erotizm icermesi ara ara gereksiz bu kadari da dedirtse de romanin butunlugu acisindan, anlatmak istedikleri acisindan, ve blug caginda bir genc erkegin romanin ana karakteri olmasindan kaynakli kabullenilebilirdi diyebilirim.
en begendiklerimden bir kesit;
!---- spoiler ----!
“gözlerini kapama!” dedi johnnie walker emredercesine “önceden kesinlesmis seyler arasinda bu da var. gözler kapanmayacak. gözlerini kapatman, hiçbir seyi degistirmez. gözlerin kapandi diye, hiçbir sey silinip gitmez. bu bir yana, gözlerini bir sonraki açisinda her sey daha da kötülesir. biz iste öyle bir dünyada yasiyoruz, nakata. adam gibi gözlerini aç! göz kapamak, korkaklarin isidir. gerçeklere göz yummak çok alçakçadir. sen gözlerini kapatip kulaklarini tikasan bile zaman akmaya devam eder. emin adimlarla.”
“dogrusunu söylemek gerekirse, bu tasin kendisinin bir anlami yok. kosullar bir seyleri gerekli kiliyordu, tesadüfen de o sey bu tas oldu. rus yazar anton çehov çok güzel söylemis. ‘eger öyküde bir tabanca geçiyorsa, sonunda mutlaka patlamasi gerekir’ diye. ne demek istedigini anlayabiliyor
musun?”
“fakat nakata amca, öyle söylüyorsun da, biz hepimiz az ya da çok bosuzdur. yemek yer, tuvalete çikar, istemedigimiz isleri ucuz maas karsiliginda yapariz. eh, arada sirada kendimize bir kadin bulabildigimiz olur belki. baska ne var ki? fakat böyle konussak bile, yasadigimiz hayattan keyif
almaya çalisiriz. nedendir bilmem... benim dedemin bir lafi vardi. ‘dünya her sey kendi istedigin gibi gitmedigi için eglenceli bir yerdir’ derdi. mantikli aslinda. eger, çuniçi dragons bütün maçlarini kazanacak olsa, kim beyzbol seyreder ki?”
“birçok seyin seninle ilgisi yok. benimle de ilgisi yok. ne kehanetle ne de lanetle ilgili. ne dna’yla ne de düzensizlikle. yapisalcilik yüzünden olmadigi gibi, üçüncü sanayi devrimi yüzünden de degil. hepimizin böyle çöküp gitmesi, dünyanin kurgusunun çöküs ve yitim üzerine kurulu
olmasindan. bizim varligimiz o prensibin gölgesinden baska bir sey degil. rüzgâr eser. hirçin rüzgârlar da vardir, insanin ruhunu oksayan rüzgârlar da. fakat tüm rüzgârlar, gün gelir yitip gider. rüzgâr cisim degildir. havanin yer degistirmesine verilen genel bir addir yalnizca. kulak ver, bu
metaforu anlamaya çalis.”
“‘haddinden uzun düsünmek, hiç düsünmemis olmaktan farksizdir’ derler.”
“tesadüfler bazen dehset verici olabiliyor”
ve tabiki;
"sahilde kafka
sen dünyanin öbür ucunda
ben sönmüs bir yanardagin agzinda
kapinin gölgesinde
yazisini yitirmis sözcükler
ay isigi vurur uyuyan kertenkeleye
gökten ufacik baliklar yagar
pencerenin ardinda bekler
yüregi nasirlasmis askerler
(nakarat)
sahilde kafka
aklinda dünyayi oynatan sarkaç
yüreginin halkasi baglidir
gidemez hiçbir yere sfenks
gölgeler biçak olur
rüyani deler.
ince, narin parmaklar
giris tasini arar
dalgalanir keten etegi
sahilde kafka’ya bakar."
!---- spoiler ----!