1. "babamı kitap okurken düşünüyorum öyle anlarda. daha doğrusu kitap okuduğu bir sahne hatırlamaya çalışıyorum. yok. olabilir, diyorum içimden, herkesin babası kitap kurdu olmak zorunda değil. bu kez babamın evde geçirdiği zamanlarda ne yaptığını bulmaya çalışıyor hafızam. yok. bulamıyorum. babamı, evin içine yerleştiremiyorum."

    yekta kopan aile çay bahçesi kitabında böyle anlatıyor. bunları okuduktan sonra ben de çok düşündüm acaba babam çok kitap okur muydu diye çok olması bile gerekmezdi hatta. babamdan kalanlara baktım içinde eski ders kitapları ve gazete kuponuyla alınan ansiklopediler dışında bir şey kalmamış. biraz üzüldüm açıkçası. yaşasaydı bana boşboş kitap okuyacağına git biraz çalış mı derdi. neyse demez o kadar herhade dedim.

    sonra acaba evde ne yapardı diye düşündüm. hangi koltuğa otururdu, tv izlerken uyur kalır mıydı, kalk yerine yat dediğimizde ya da kumandayı aldığımızda uyumuyorum ben diye kızar mıydı, yemek masasında hangi sandalye onundu, reklamcılık okuyacağım dediğim zaman ailedeki herkes gibi karşımda mı dikilirdi yoksa arkamda mı dururdu ? cevap yok. kocaman ve sonsuz bir sessizlik.

    soramıyorsun da böyle şeyleri bir noktadan sonra evdekilere. her sorunun sonunda akan gözyaşlarını dindirmek senin görevin oluyor. sonra vazgeçiyorsun sorular sormaktan. yaraları deşmeye gerek yok diyorsun.


    hayalini kurmak en güzeli..

mesaj gönder