-
-guguk-
günü bir sürü zaman aralağına bölüyoruz. sabah, akşam, şafak, ikindi falan. ancak ortada bir
sorun var. bu isimlerin hiç biri bana bir şey çağrıştırmıyor. akşam kelimesi, akşam olmasından
başka temsil ettiği an üzerine bir şey anlatmıyor ki. ya da sabah, sabah deyince sadece günün ilk
saatlerini düşünüyoruz. en fazla bir de kahvaltıyı çağrıştırır. halbuki bu vakitlerin ruhunu ya da
atmosferini bize anlatacak isimler seçsek hem daha eğlenceli olur hem de o vakti anlık da olsa
tekrar hissederiz. benim bu durumun değişmesiyle ilgili bir önerim var. bence vakitlerin ruhları o
anlar yaşanırken kulağımızdan gelip geçen seslere doğrudan ilgili. hatta bu konudaki en radikal
değişikliği sabah vaktinin isminde yapmayı öneriyorum. bence sabaha sabah demeyelim guguk
diyelim gitsin ya da cıvıltı desek hiç de fena olmaz.
düşünsenize sabahları uyanınca duyduğunuz sesleri. ben en çok sabahları guguk kuşlarının
sesini farkederim. ama bu ses öyle böyle bir ses değildir benim için. bir kere guguk sesi üzerime
uykuyla uyanıklık arasında öyle hoş bir mahmurluk verir ki anlatamam. işte bu benim için sabah
demektir. hem aynı zamanda tazelik de demektir. bileklerime doğru ağır ağır bir şeyler aktığını
hissederim guguk sesiyle. guguk sesini günün ilk ışıklarıyla beraber duyduğum vakitler o gün
içimde mutsuzluk da olsa ya da sabaha pardon guguğa ya da cvıltıya bir önceki günden hüzün de
getiriyor olsam kendimi iyi hissederim. guguk kuşunun sesiyle uyanıp sonra tekrar uykuya daldığım
da çok olur, o zamanlar guguk kuşu rüya anlamına da gelir benim için ya da guguk kuşu benim için
çocukluktur, sabahları herkes uyurken yepyeni bisikleti alıp sokağa kaçmaktır. sabah sabah uzaklara
yolculuğa çıkmaktır elinde bavul günün ilk ışıkları gözüne gözüne batarken bundan zevk alarak
yürümektir. ne bileyim guguk deyince sevdiğim bir filmi de hatırlarım anneannemi de.. tavukları,
okula yetişme telaşını, soğudur sıcağıdır say say bitmez.
şimdi tekrar düşündümde guguk sesi ciddi ciddi sabahın ssabah olduğu vakitlerin sesi.
çünkü belli bir zaman geçince guguk seslerini fazlaca duymuyoruz. erkenden onlara eşlik eden
geveze serçelerin sesi kalıyor bundan sonra. guguk sesleri azalınca şehrin diğer sesleri yavaş yavaş
artmaya başlıyor mesela daha çok insan sesi ya da daha çok araba vınlaması duyuluyor. galiba bu
sabah bitti demek.
bundan sonra duyduğumuz sesleri öğlen vaktinin adlandırılmasında falan kullanabiliriz ama
bununla ilgilenmiyorum öğlen deyince gürültü patırtı, araba, çoluk çocuk falan filan bi tane olumlu
ses çağrışmıyor zihnimde zaten öğlenin hengameside bu duruma uygun. öğlen için bi adlandırma
yapacak olsam ona da yaygara der geçerdim.
neyse öğlenin obur kabalıklarını bırakıp guguk sesine dönelim. kesinlikle eminim artık.
guguk sabahın ismi olsun böylece guguk şerifleriniz hayrolsun falan denilince belki sabah sabah bi
kahkaha atma şansımız olur. gün içinde biri “guguğa görüşürüz” deyince kuşlar, çiçekler, böcekler
canlanır zihnimizde. hayatın güzel kuşların uçuyor olduğunu falan hatırlarız belki. bence en azından
denemekte fayda var sabahları guguk olsun bundan sonra.