1. öncelikle belirtmek gerek ki, suçun niteliği ne olursa olsun kişinin yaşama hakkı tartışmaya açık bir hak değildir. her durumda korunması gereken bir haktır.

    diğer yandan cezai sistemlerin caydırıcılığı zaten tartışmaya açıktır. caydırıcılığı olup olmadığı, kesin değildir. var ise bir insanı suç işlemekten alıkoyan etkenlerin içinde, ne kadar paya sahip olduğu tam olarak bilinmemektedir. fakat şu bir gerçek ki, insan bir suç işlemeden, bunun cezai sonuçlarına bakıp, bunu göze alarak işlemez bu suçu. yakalanmayacağını düşünerek hareket eder genelde. kendi teslim olan kişiler için de geçerlidir bu. o baskıyı kaldıramama, kendini cezalandırılmak zorunda hissetme sonucunda, gidip teslim olunur genelde. tabi insan yaptığı eylemin sonucunda ceza alacağının bilincinde olabilir. örneğin, birini öldürürsem beni hapse atarlar ya da bu ekmeği çalarsam beni hapse atarlar gibi mantık yürütür insan. fakat ne kadar atacakları ile ilgili düşünmez temelde.

    diğer bir yandan idam cezasının yaygın olarak kullanıldığı zamanlarda, ekstra bir caydırıcılığı olduğuna dair bir kanıt yoktur. tersini gösteren kanıtlar ise vardır.

    ayrıca cezanın amacına da burada dikkat çekmek gerekir. hukuksal anlamda ceza sadece caydırıcılık ile bağdaştırılamaz. aynı zamanda toplumdaki adalet duygusunu ayakta tutmayı ve suçluyu ıslah etmeyi amaçlar. idam cezasında ise ıslah söz konusu değildir.

    verilen cezai hükümler hata yapılmış olduğu fark edilirse geri alınabilir, bozulabilir veya düzeltilebilir. fakat idam cezasında, eğer idam gerçekleşmiş ise bu durumu düzeltebilmek mümkün değildir.

    idam, güçlünün, güçsüzü ezme isteğini meşrulaştırmaktan başka bir şey değildir. güç haklıdan yana olmayı istemez. her daim haklı olmayı ister.

mesaj gönder