1. türkiye'de istihdam 26 milyon civarı. demek ki yaklaşık 50 milyon kişi çalışmıyor. bunların bir kısmı 23-24 yaşına kadar okuyor. bu süre boyunca ailesi ve devlet tarafından besleniyor ve eğitiliyor. üniversite okumayan çocuk da zorunlu ilköğretime gidiyor sonrasında liseye gidiyor para vermiyor. bu bakımdan komplike sosyal yapı yeni nesiller için belli avantajlar yaratıyor. bir de gelişmiş ekonomileri ele alırsak sosyal haklarla birlikte avcı toplayıcılara göre birçok açıdan daha avantajlı nesiller geliyor demek daha doğru olur.

    insanlık genel olarak doğada rolüne düşeni yapıyor. etrafta olan biteni anlayabilen bir beyine sahip ve bunu sonuna kadar kullanıyor. diğer tüm canlılara hükmediyor, dünyayı yönetiyor, tüketiyor ve kendi soyunu mümkün olduğunca çoğaltıyor, mümkün olduğunca yaşatıyor. buna gerek var mı yok mu sorusu bambaşka alana çeker bizi. çünkü doğada hayatta kalmak ve üremek bağlamının dışında var olan hiçbir canlı yoktur hatta cansız olanlar da her şey bir devinim halinde, yok etmek, hayatta kalmak, üremek ekseninde yaşanıyor.

    insanın gelişmiş beyninin kurduğu sistemin dışına çıkmak mümkün değildir. çünkü beyin ve düşünce zaten ahlaksal ve toplumsaldır. yani siz birey olarak her ne yaparsanız yapın insanlığın bir şekilde yararına olacaktır. bu döngüyü kırmak mümkün değil.

    tüm bu olanlar ilk günden itibaren sömürüye alet edilmiş olmasına rağmen oldular. yani bir dönem ilk ambarlar kurulduğunda firavun ortaya çıktı. tiranlıklar yerleşik hayata geçişten itibaren başladı ve hala devam ediyor. bunun sebebi ise konuyu masaya yatırınca bir şekilde hayatta kalmak ve üremek açısından daha avantajlı olduğunu fark etmesidir.

    yani benim söylemek istediğim şey şu; dünyada zaten şöyle bir bakınca hunharca bir katliam yaşanıyor. biz insanlar doğanın en güçlü varlıkları birlik olup diğer canlılardan alabildiğimiz tüm faydayı almaya çalışıyoruz. ayrıca birbirimizden de sistemler yoluyla en aktif şekilde faydalanıyoruz. bunu yapan kendi türümüz olduğu için en kötü ihtimalde bile sistemsiz olmaktan daha karlı çıkıyoruz. bu kadar iğrenç bir şeyi sürdürmeye gerek var mı yok mu sorusu ise yaşamın değil edebiyatın konusu.
    abi

mesaj gönder