1. insanlık tarihinin şu ana kadar görmüş olduğu, küresel çapta yapılmış olan ikinci savaş.
    bir önceki için (bkz: birinci dünya savaşı)

    birçok insan savaşın başlangıcını 1939, nazi almanya'sının polonya'yı ilhakı olarak bilir/kabul eder. oysa ki savaşın başlangıcı usta tarihçilerin çözümlemelerinde de görülebileceği gibi 28 haziran 1919'da imzalanan versailles "barış" antlaşması'dır. itilaf grubu: amerika birleşik devletleri, birleşik krallık, fransa, italya krallığı ve japonya imparatorluğu; avrupa ve dünya için tehdit olarak gördükleri almanları kontrol altında tutmak hatta almanya'nın belini doğrultamaması için her şeyi yapmışlardır bu antlaşmada. ekonomik olarak, askeri olarak, politik olarak kısaca her açıdan sevr'den 8 kat daha ağır olan bir versailles antlaşması nihayetinde kalıcı barışı sağlayamamış, almanların adolf hitler önderliğinde büyük bir reaksiyon göstermesine sebebiyet vermiştir. 2.dünya savaşı'nın bana göre de başlangıç tarihi bu yüzden 28 haziran 1919'dur, reaksiyona neden olacak olan versailles'ın imzalandığı gün.

    peki savaş bir anda mı patlak verdi? hayır, savaş adeta geliyorum diyordu. birinci dünya savaşı sonucunda imzalanan anlaşmalar kalıcı bir barışı hakim kılamamış, hakim güçler tarafından suni sınırlar çizilmiş, itilaf grubunun çıkarlarını esas alan bir sonuçla nihayete ermişti birinci dünya savaşı. kaybeden devletler başta almanya olmak üzere çok ağır ekonomik şartlar altında bırakılmış ve ikinci dünya savaşı'na neden olacak reaksiyon kaçınılmaz olmuştur.

    1930'lu yıllarda italya'da benito mussolini önderliğinde gelişen faşist ideoloji, almanya'da ise hitler önderliğinde gelişen nasyonal sosyalizm ve birinci dünya savaşı'ndan hak ettiği sonuçlarla ayrılmadığına inanan diğer ülkelerin revizyonist politikaları nedeniyle dünya karmaşık bir dönemden geçerken bu yarayı kaşıyan birçok olay yaşanmıştır ancak savaşın geliyorum dediği ayak seslerinin iyice duyulmaya başlandığı tarih italya'nın habeşistan'ı işgal ettiği 1935'tir. akdeniz'de ve doğu avrupa'da yayılmacı politika izleyen bir italya, coğrafyasını ve ingiltere'yi rahatsız ediyordu. öte yandan özellikle ağır silah/tank ve tabi her alandaki endüstriyelleşme adına inanılmaz adımlar atan ve mühendislik alanında günümüz teknolojisine bile parmak ısırtacak derecede çalışmalar ve ırkçı ideolojisiyle nazi almanyası avrupa'yı hatta tüm dünyayı tehdit etmekte idi.

    işte bu şartlar altında 1 eylül 1939'da almanya'nın polonya'yı işgal etmesiyle kılıçlar çekildi, taraflar belirginleşti, başka bir deyişle saflar sıklaştı ve insanlık, fiilen 15 ağustos 1945'e kadar sürecek olan, tarihinin en kanlı en vahşet dolu, en korkunç savaşlarından birine şahit oldu. savaş, müttefikler ve mihverler arasındaki bloklaşmada tüm dünyaya yayıldı ve resmi rakamlara göre iki taraf 49 milyonu sivil olmak üzere toplamda 73 milyon insan kaybetti. savaşın öne çıkan ülkeleri ise müttefiklerden birleşik krallık, sscb, amerika ve fransa'dır. müttefik grubun en önemli komutanları ise yine bu ülkelerin yöneticileri olan winston churchill, josef stalin, franklin d. roosevelt 'dir. savaşın diğer tarafı, mihverlerin önderliğini ise nazi almanyası, japon imparatorluğu ve italya krallığı'ndan oluşan sacayağı oluşturmakta idi. bu grupta ise en önemli komutan tabi ki de tüm dünyaca tanınan adolf hitler idi.

    bu arada, ilgili entryde cephe savaşları ile ilgili bilgi verilmeyecektir. sadece savaşın politik gelişimi, arkasındaki nedenler ve nihayeti irdelenecektir.

    savaş cephelerle kalmadı cephe arkasını da çok şiddetli bir şekilde vurdu. birçok şehir, tarafsız bölgeler, savaş dışı olması gereken bölgeler istila edildi; sivil insanlar katledildi ve dünya tarihi ne yazık ki o günlerden geriye sadece adolf hitler'in yapmış olduğu soykırımı yazıp diğerlerini geçiştirmekle yetindi. ingiltere'nin dresden'de yaptıkları, stalin'in orta asya'da yaptıkları, amerika'nın japonya'ya atom bombaları atması ve japonların birim 731'de çinli esirlere yaptıkları insanlık dışı deneyler... bunların hepsi üzerine tartışılması ve nihayete bağlanması gereken konularken, bunların hepsi birer insanlık suçuyken dünya kamuoyunda bir algı yaratıldı ki hitler zalim, diğer taraf ise dünyanın kurtarıcısı idi.

    evet, adolf hitler bir caniydi, çok zeki ve cani bir adamdı. bu zekasını almanya'sını, alman ırkını dünyaya hakim kılmak için her şeyi yapacak şekilde kullandı, ancak churchill, roosevelt, stalin ya da diğerlerinin de ondan kalır yanları yoktu. aralarındaki tek fark hitler'in savaşı kaybetmesiydi. bu da bize bir kez daha gösteriyor ki tarihi kazananlar yazıyor.

    savaş, 1945 yılında müttefiklerin mihverlere karşı kesin zaferiyle sonuçlandıktan sonra dünyanın sosyal ve politik düzenini sağlamak için çalışmalara başlandı. birleşmiş milletler kuruldu. savaş sonucunda dünya büyük bir yıkıma uğramıştı. birçok ülkede rejimler değişti, ideolojiler yıkıldı. nato ve doğu bloğu ittifakları kuruldu ki bu da dünyayı iki kutuplu bir hale büründürdü ve amerika ile sscb arasında soğuk savaş dönemi başladı.

    1940'lı yılların teknolojisiyle, insanlarının hırsıyla böyle büyük yıkımlara neden olan ikinci dünya savaşı'nı görüp de günümüzle mukayese edersek, albert einstein'ın "üçüncü dünya savaşı hangi silahlarla yapılır bilmiyorum ama 4.sü taş ve sopalarla yapılacaktır" savına katılmamak elde değil.

mesaj gönder