1. varoluşsal sıkıntılarımı döküyordum ortaya. çok da muhatap aramıyordum aslında. oysa her zaman bir muhatap aramaz mı insan? fark edilmek, duyulmak, dinlenmek, anlaşılmak istemez mi? muhtemelen öyle. belki de değil. sonra bir arkadaş duydu sesimi. kısacık ama öylesine nadide bir dertleşme oldu.

    son zamanlarda kendi kendime "anlaşılmak arzusundan kurtulmak en büyük özgürlüktür" deyip duruyorum. anlama arzusundan kurtulmak da sanırım öyle. ama bazen anlaşıldığını bilmek sağaltıyor ve sanırım şimdilik özgürlük yerine bu geçici, uçucu sağaltımı tercih ediyor ve o kısacık iletişimi şuraya bırakıyorum:

    cipres limon: her fikriyattan güzel ve iyi insanlar var etrafımda ama hiçbir şekilde bu ülkeye ait hissetmiyorum ne yazık ki kendimi. yabancısıyım bir sebepten. bu dünyada nereye yabancı değilim onu da bilmiyorum işin kötüsü.

    arkadaş: "bilemem insan nerenin yerlisidir" (of not being a jew - ismet özel)

    cipres limon: işte tam öyle bir şey. bilemem nerenin yerlisiyim?

    arkadaş: ibn arabi ruhumuz bu dünyaya ait olmadığı için bedene sıkışıp buhran yaşıyor diye anlatıyor. bilmem ki, dünya gurbeti mi bu?

    cipres limon: dünya gurbeti ne güzel lafmış böyle ve çok hüzünlü.

    arkadaş: hüznümüz bir sevgili cipres limon. yüreğine ferahlık dilerim.

mesaj gönder