1. 21 temmuz 1905 günü ıı. abdülhamit bombalı saldırıdan sağ kurtulur. ünlü şairimiz tevfik fikret de bu şiiri kaleme döker, suikastin başarıya ulaşamaması sebebiyle hüznünü belli eden tevfik fikret'in "attın... ama yazık ki, yazıklar ki vuramadın!" dizesi akıllara kazınmıştır.

    bir darbe... bir duman... ve bütün bir gürûh-ı sûr,
    bir ma'şer-i vaz'ı temâşâ, haşin, akuur
    tırnaklariyle bir yed-i kahrın, didik didik,
    yüseldi gavr-ı cevve bacak, kelle, kan, kemik...

    ey darbe-i mübeccele, ey dûd-i müntakim,
    kimsin? nesin? bu salvete sâik, sebeb ne? kim?
    arkanda bin nigâh-ı tecessüs, ve sen nihân,
    bir dest-i gaybı andırıyorsun, rehâ-feşân.

    mâlik sensin o servet-i ra'dîn-i gayza ki
    her yerde hiss-i hakk u halâsın muharriki.
    sadmenle pâ-yı kaahiri titrer tegallübün,
    en gırca tâc-ı haşmeti sarsar takarrübün.

    silkib ukuud-u rikba-i a'sârı, en çetin
    bir uykudan uyandırır akvâmı dehşetin.
    ey şânlı avcı, dâmını bîhûde kurmadın!
    atdın... fakat yazık ki, yazıklar ki vuramadın!

    dursaydı bir dakîkacağız devr-i bî-sükûn,
    yâhud o durmasaydı, o iklîl-i ser-nigûn,
    kanlarla bir cinâyete pek benzeyen bu iş
    bir hayr olurdu, misli asırlarca geçmemiş.

    lâkin tesâdüf...âh o kavîler münâdimi,
    âcizlerin, zavallıların hasm-ı dâimi,
    birden yetişdi mahve bu tedbîr-i hârikı,
    söndürdü bir nefesde bu ümmîd-i bârikı;

    nakş etdi bir tehekküm içün baht-ı bî-şuûr
    târih-i zulme bir yeni dîbâce-i gurûr.
    kurtuldu; hakkıdır, alacak şimdi intikaam;
    lâkin unutmasın şunu tarih-i siflekâm:

    bir kavmi çiğnemekle bu gün eğlenen...(denî)
    bir lâhza-i teahhura medyun bu keyfini!

    günümüz türkçesi ile

    bir patlama...bir duman...ve bütün bir şenlik alayı,
    sahnelediği oyunu seyreden kalabalık; haşin, azgın
    tırnaklarıyla bir kahredici elin, didik didik,
    yükseldi havaya bacak, kelle, kan, kemik...

    ey yüce patlama, ey öc alıcı duman,
    kimsin? nesin? bu saldırıya iten ne, sebep ne? kim?
    arkanda bin meraklı bakış ve sen yoksun,
    görünmeyen bir eli andırıyorsun, kurtarıcı.

    sesinde o öfkenin o korkunç yıldırımı var ki
    her yerde hak ve kurtuluş duygusunu tetikler.
    vuruşunla kahredici ayağı titrer zorbalığın,
    en gururlu, görkemli tâcı sarsar yaklaşışın.

    silkip yüzyılların boyunlarındaki ilmiklerini, en çetin
    bir uykudan uyandırır milleti dehşetin.
    ey şanlı avcı, tuzağını boşuna kurmadın!
    attın...ama yazık ki, yazıklar ki vuramadın!

    dursaydı bir dakikacık (bu hep) geçen zaman,
    ya da o durmasaydı o tâlihsiz* taç,
    kanlarla bir cinâyete pek benzeyen bu iş
    bir iyilik olurdu, benzeri yüzyıllarca geçmemiş.

    ancak, rastlantı... âh o güçlülerin dostu,
    güçsüzlerin, zavallıların değişmez düşmanı,
    birden yetişti etkisiz kılmaya, bu yakıcı planı,
    söndürdü bir nefeste bu parlak umudu;

    yazdı, alay etmek için bilinçsiz yazgı,
    zulüm tarihine bir övünme önsözünü.
    kurtuldu; hakkıdır, alacak şimdi öcünü;
    ancak; unutmasın şunu (ki) alçaklığın tarihi:

    bir milleti çiğnemekle bu gün eğlenen (alçak)
    bir anlık gecikmeye borçlu bu keyfini

mesaj gönder