• izledim
    • izlemek istiyorum
  • youreads puanı (8.40)
interstellar - christopher nolan
teknik bilgisi ve becerisi yüksek olan cooper, geniş mısır tarlalarında çiftçilik yaparak geçinmektedir; amacı iki çocuğuna güvenli bir hayat sunmaktır. onlarla yaşayan büyükbaba donald çocuklara göz kulak olurken, henüz 10 yaşındaki kızı murph şaşırtıcı bir zekaya sahiptir. geçmişte bıraktığı biliminsanı kariyerini özleyen cooper'ın karşısına bir gün beklenmedik bir teklif çıkar ve ailesinin, dahası insanlığın güvenliği için zorlu bir karar alması gerekir...
bilimkurgunun yanı sıra dramatik öğeler de içeren filmin senaryosu fizikçi kip s. thorne'nun evrendeki 'solucan delikleri' teorisinden ilham alıyor.
  1. filmin arasında arkadaşımı arayıp ''nolan tüm zamnaların en yi filmlerimden birini yapmış olabilir, batırmak için 2. yarıda çok çaba sarf etmesi lazım, bu film buradan kötü olmaz'' dediğimde arkadaşım ''milan buradan maç vermez yani'' dedi.

    en baştan şunu söyleyeyim film bittiği an ben hayatımın en iyi filmini izledim dedim. şimdi günler geçti üzerinden ve ben şunu diyorum: ''ya tamam o anki coşkuyla abartmışım ama iyi film yani yine de''

    şimdi hiçbir şeyi beğenmeme timi filmi linç edecektir belki, e etsinler de zaten. ben seviyorum öyle insanları, doğru donelere dayandığı, benim bilmediğim konularda bana bir şeyler öğrettikleri sürece. hıncal uluç gibi ''yok olmamış'' diyenler hariç neden olmadığını anlatan ve beni ikna eden, bana öğreten adamları seviyorum. (bundan sonra spoilerlar olacaktır)

    önce neyini bu kadar sevdim oradan başlayayım. uzay zaman, görelilik, kara delikler, dünyanın sonu, gelecek vs. gibi kavramlar pek çok insan gibi benim de ilgimi çeker ama ben bu konularda bilgi sahibi değilim. sanırım en çok bu yüzden beğendim. ilgimi çeken ama bilgimin olmadığı konularda bana fikirler verdi (doğru ya da yanlış fikirler) müzikler iyiydi demek saçma, bu devirde hala müzikleri kötü film olacaksa o film hiç olmasın daha iyi ama işte bazı müzikler vardır ki olması gerektiğinden de daha iyidir, bence bu filmde yok o. hikayesi olan bir bilimkurgu olması, yaşama içgüdüsüne yapılan vurgu, insanların kendini feda etmesi ama bunu bilmemeleri, uzayın o büyük boşluğunu bana en net hissettiren görsel şov olmuş olması, benim, insanlığının, dünyanın koca kainatta bir hiç olduğunu göstermesi, yer yer kahkaha attıran esprileri, uzaya çıkıldığı anda sesin kesilmesi -ki sizin için küçük bir detay bile değildir belki ama ben bu sayede adeta çıktım uzaya o gemiyle- ve sayamadığım pek çok küçük detayın yanında asıl büyük olay; artık alıştığımız nolan kurgusu. nolan her filmde biraz daha bokunu çıkartıyor bu kurgu olayının. evet bir nolan filmi izliyorsanız sonunda katil uşakmış moduna gireceğinizi biliyorsunuz ama puştun oğlu artık küçücük detayları bile muazzam bir şekilde bağlıyor sonuca. örnekse ilk tokalaşma mevzusu. film 2 saat 22 dakika ve ben çabuk sıkılan bir adamım ve kaçmalı, kovalamacalı bir film de olmamasına rağmen bir kez bile saate bakmadım, sıkılmadım. sırf bu sebeple bile zaten benim için çok iyi bir film bu film. arkadaşlarıma tavsiye ettim tabii haliyle ve dün, bu yazının başında belirttiğim telefon konuşmasını yapan arkadaşım izledi filmi. yorumu; güzel ama çok etkilenmedim oldu. ben de ona belki de senin ilgilendiğin, bilgi sahibi olduğun konularla ilgili olduğun içindir dedim. çünkü o şaşırmadı hatta yer yer abartı ve zorlama buldu filmi. filmin içine girmediğinden filmin bir nolan filmi olduğunu unutmadığından son 20 dakikadaki deli-dehşet kurgu da onun beklediği ve hatta zorlama bulduğu bir şey oldu haliyle. bense kendimi filme kaptırdığımdan, uzayda dolaştığımdan, son 20 dakikada heyecandan başımı ellerimin arasına aldım.

    spoiler vermemeye çalışarak bu kadar oluyor ancak. yer gelmişken 3 şeye değineceğim;

    1- allah aşkına sinemada susun ve telefonunuzu kapayın. filmi anlamıyorsan ya da beğenmiyorsan bunu dile getirmek zorunda değilsin. gerçi tiyatroda bile tel kapamayan, susmayan bir kitleden bunu sinemada yapmasını beklemek zaten abes
    2- filmi beğenmeyip sinemadan çıkabilirsiniz ama neden çıktığınızla kimse ilgilenmiyor. geleceğin filmi sinema önünde değil de evde seçseydin keşke.
    3- evet sinema bir eğlencedir ama sanattır da aynı zamanda ve nolan, popcorn filmler çeken bir adam değil. adam cipsle kolayla gelmiş, kokusu ayrı sesi ayrı dert. ulan ben tek bir diyalog bile kaçırmak istemiyorum. komedi filmi değil ki bu höykürerek gülelim.

    gelelim bir de eleştirenlerin şu mantıksız bu mantıksız güzellemelerine. geleceğe dönüşte de chuck berry' nin şarkıyı çalması mantıksız o zaman. elbette bir tutartlılık ararsın ona itirazım yok da belgesel değil bu kurgu. kurguda hata varsa eleştir tamam. ama yok karadelikten öyle çıkılmaz, yok şu olmaz bu olmaz... filmle ilgili gördüğüm en iyi yorumsa şu; iyi bir bilimkurgu değil, ama çok iyi bir film.

    edit: sonraki entrylerde ''puahaha en iyi film diyor lan adam'' gibi şeyler var. benim izlediğim en iyi film iyi kötü çirkin ve 12 kızgın adamdır. en sevdiğim 2 filmdir bu ikisi. ben en iyi film derken objektif bir yorum yapmadım, yaptığım yorumu gerekçelere dayandırmadım. ben filmden o kadar çok etkilendim ki bana bundan daha çok etkilendiğin bir film söyle deseniz söyleyemem demek istedim. yoksa tüm zamanların en iyi filmi denecek bir şey zaten çekilemez sanırım. herkesin sevdiği, beklediği farklıdır. ama bence işlediği konu, işleyiş tarzı ve deli dehşet kurgusuyla dünya tarihinin en beğenilen 100 filminden biri olur ki oldu da çoktan.

    http://www.filmegitmedenonce.com/2014/11/interstellardan-aklda-kalan-sorular.html

mesaj gönder