• izledim
    • izlemek istiyorum
  • youreads puanı (8.23)
youth - paolo sorrentino
emekli olmuş bir orkestra şefi, kızıyla ve film yönetmeni olan en yakın arkadaşı ile birlikte alplerde bir otelde tatil yaparken, kraliçe 2. elizabeth'ten, prens philips'in doğum günü şerefine performans göstermesi için bir davet alır.(imdb)
  1. izledikten sonra insanı "acaba sorrentino'nun aklında kimselere söylemediği bir üçleme var da haberimiz mi yok?" gibi düşüncelere sevk eden çok hoş bir film olmuş bu. fatih akın'ın gegen die wand'ı ile auf der anderen seite'si sözde üçlemenin iki parçasıyken, bağlantıları ara ki bulasın. halbuki youth, la grande bellezza'nın sanki devamı niteliğinde.

    !---- spoiler ----!

    jep gambardella, aşkı, bu vesileyle anlamı (veya tam tersi) arıyorken, fred ballinger (michael caine) o yoldan geçmiş, geçebildiği için şanslı mı, lanetli mi bu izleyiciye kalmış. ballinger'a eşlik eden "sadece güzel şeylerden bahsederek arkadaşlıklarını güzel kıldıkları" dostu mick (harvey keitel), babasıyla sorunları olduğu kadar babasının gölgesinde kalan kızı (rachel weisz) ve ballinger'ın pek beceremediği bir işi, baba figürlüğünü kendisine yakıştıran arayış içindeki genç aktör (paul dano).

    bunların yanında daha irili ufaklı birçok karakter ve onların hikayeleri. çok katmanlı bir durum hikayesi olduğu için herkesin edineceği fikir, etkileneceği sahne farklı olacaktır.

    benimse iki sahne, iki diyalog aklıma kazındı.

    ilki, mick ile lena ballinger'ın, fred ile lgili konuştukları sahne. lena, babasının onu ve annesini esasen pek de sevmediğini, sevdiyse de bunu gösteremediğini ima etmekte ve kendi ailelerimizden alışık olduğumuz üzere, babasının, çocuğunun başını yalnızca o uyurken okşadığından yakınmaktadır.

    lena: geçen gece benim uyuduğumu zannederek başımı okşadı. halbuki ben uyumuyordum, uyuyor numarası yapıyordum.

    mick: ebeveynler çocuklarının ne zaman uyuyor numarası yaptıklarını bilirler.

    ikincisi ise filmin sonunda tüm ilgisizliğine karşın neden fred'in hayatta kalıp, mick'in intiharı seçtiğine ışık tutuyor. mick ile fred yine güzel dostluklarına güzellik kattıkları bir esnada fred, mick'e "senle aramızdaki en büyük fark ne biliyor musun?" diye sorar ve kendi sorusunu cevaplar: "en nihayetinde, ben hiçbir dönem hayata karşı senin kadar arzulu olmadım."

    !---- spoiler ----!

    ileride umarım ki sorrentino kendisini daha da geliştirip, iyice kendi stilini belirlediği zaman belki de onun bu dönemi "fellini dönemi" olarak anılacak ve biz bu dönemi sanki picasso'nun mavi dönemine denk gelmiş şanslı insanlarmışızcasına nedensiz bir gururla anacağız gibi geliyor.
    pinot

mesaj gönder