1. marx'ın 1867 yılında kapital'in ilk cildinde ortaya attığı kavram.

    çok basit bir örnekle şöyle açıklayabiliriz: şu köşedeki büfeden 12 tl'ye yarım ekmek arası döner alabiliyorum. halbuki bu döneri içindekilerle beraber kendim üretmeye kalksam inanılmaz bir külfet ve maliyet altına girmem gerekecek: buğday tohumlarını ek, bir sene bekle, hasat yap, öğüt, domates yetiştir, buzağılar büyüsün, vs vs... ki en sonunda yarım ekmek bir döner yiyebileyim. olacak iş değil. ne yapıyoruz? bahçıvan domates marul yetiştiriyor, çiftçi buğday ekiyor ve çoban buzağıları besliyor. ben de diyelim ki berberlik yapıyorum. 12 tl'ye tıraş ediyorum. haftada bir gun bahçıvanı, bir gün çiftçiyi, bir gün çobanı, bir gün de büfeciyi tıraş ediyorum, bunun karşılığında haftada dört gün öğle yemeklerinde döner ekmek yiyorum. yani iş bölümü yapıyoruz. peki bunu bilinçli mi yapıyoruz? yani "sen domates yetiştir, sen etleri tedarik et, sen de ekmekten sorumlusun. ben de hepinizi tıraş edicem" mi diyoruz? elbette hayır. bu süreçlerin tümü geçmişi olan izole mekanizmalar sayesinde yürüyor (bu geçmişi olma meselesi önemli). herkes kendi işine konsantre olmuş vaziyette. domatesçi yazın da üretim yapacak bir sera kurmak için sermaye toplama derdinde. çiftçi meksika'dan getirdiği verimli buğday tohumlarını kendi toprağına uyarlamaya çalışıyor, bir yandan da un değirmenini satın almaya uğraşıyor. çobanın başı kuraklıkla dertte, ucuz inek yemleri araştırıyor ha bire... neyse... herkes kendi çapında takılıyor, herkesin kendi ürettiği onun ekmek teknesi, herkes daha iyisi için çabalıyor. bunu ülke çapında düşünecek olursak, domates üretiliyor, ekmek üretiliyor, angus ithal ediliyor, turist döner yiyor, doğal gaz geliyor, demir çelik ihraç ediliyor... esasında bunlar hep piyasada dönen paranın marifetiymiş gibi görünüyor ama en son kertede olan şey aslında malların mallarla takası. ve tüm bu curcuna esasında sadece büyük bir iş bölümü.

    işte kapitalist ekonomide nihai (ama bilinçsiz) amaç olan iş bölümü odağının bulanıklaşıp malların üretim ve dolaşımının odak noktası haline geldiği ekonomik kavrayışa marx meta fetişizmi adını veriyor.

    bu kavrayış gerçekliğin ters yüz olmuş veya tepetaklak bir kavrayışı. ancak böyle bir kavrayış olmadan kapitalist ekonomi işlemiyor. kapitalist ekonominin işlemesi için böyle bir kavrayış gerekli. yine de kapitalizm içinde yaşayan bireyin pek çok alandaki ters yüz olmuş kavrayışının ortaya çıkış noktası da burası (mesela hukuki, siyasal, sanatsal).

mesaj gönder