• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (10.00)
Yazar Peter weiss
direnmenin estetiği - peter weiss
almanya'da politik tiyatronun bir altbaşlığı olarak alınabilecek "belgesel tiyatro"nun öncülerinden ve teorisyenlerinden biri olan peter weiss, direnmenin estetiği'nde, 1937-1944 yılları arasındaki anti-faşist direnişi ve bu direnişin içinde yer alan gerçek kişilerin öykülerini/yaşantılarını merkez alarak, isimsiz bir ben anlatıcı'nın (sınıf bilincine sahip aydın bir işçinin) bakış açısıyla, tarihi, antik yunan'dan bu yana sanat ve siyaset düzlemlerinde yeniden kuruyor. direnmenin estetiği gerçekliğin verilerinden yararlandığı için belgesel ve tarihsel, yazarının yaşamına göndermeleri olduğu için otobiyografik, metne giren parçaları kendine özgü bir biçimde yorumladığı ve birleştirdiği için kurmaca, metinde belirsiz bir imkân olarak yansıyan bir kurtuluş fikri bıraktığı için ütopik, yandaşı olduğu dünya görüşü karşısında eleştirel olduğu için yeniden kurucu, kullandığı farklı anlatım biçimleriyle hem belgesel-gerçekçi hem gerçeküstücü, batı kültürünün siyasi tarihi ve sanat tarihiyle metinler üzerinden tartıştığı için metinlerarası ve kültür birikimini yeniden yorumladığı için ufuk açıcı özellikler taşıyan çok katmanlı bir derya metin.
  1. 1975'de almanca basılan bu kitap ingilizce'ye ta 2005 senesinde çevrildi. sanırım türkçe çevirisinin ilk basımı ingilizce baskıdan bir kaç ay öncesine tekabül etmekte. batı edebiyatı içinden bir kitabın, hele ki böylesine ağır bir kitabın ingilizce'den önceye türkçe'ye çevrilmiş olması ilginç bir durum.

    bu kitap başarılı bir roman mı? değil. ama amaç da o değil zaten. roman kurgusu, sanat ve politikanın tarih boyunca nasıl kucak kucağa şekillendiğine ilişkin düşüncelerini yerleştirebilmesi bakımından yazar için verimli bir iskelet. daha doğrusu kitabın dert edindiği ana konu şu: güncel politik ve iktisadi bağımlılık altında sanat eserinin nasıl şekillendiği. peter weiss yazar olmanın yanı sıra ressam, grafiker ve film yapımcısı. bu kitapta olayların arasına yedirilmiş sanat teorisi yok sadece. somut örnekler var. bir dönemin politik atmosferinin bir yağlı boya tablosundaki çiftçinin gözlerinde nasıl billurlaştığını görmek. veya çekilen bir filmde kameranın neden oraya koyulduğu.

    kitap berlin müzesi'ndeki bergama tapınağı'na yapılan bir gezintiyle açılıyor. milattan önce yüz küsür yıllarında binlerce kölenin kanı ve emeğiyle ortaya çıkartılan bir sanat eseri. bergamalıların, her şeylerini ellerinden aldıkları kölelerin emeğini kullanarak insanların her şeylerini nasıl ellerinden aldıklarını tasvir ettikleri frizler. iki bin senelik ikametgahı olan batı anadolu'dan berlin'e parça parça kesilerek taşınan o meşhur tapınak.

    bu lafları kitabın sadece üçte birlik kısmını okumuş birisi olarak ediyorum. geri kalanını okumak ne yazık ki kısmet olmadı çünkü bu kitap kadar zamanımı işgal eden başka bir kitapla karşılaşmadım. bu kitap kadar altını çizdiğim, kenarına notlar aldığım kitap olmadı. bir paragrafı yüzünden saatlerimi internet başında harcadığım çok oldu. nazilerle yapılan sokak çatışmalarını internette bulduğum eski berlin haritaları üzerinden takip etme çılgınlıklarına giriştim (ki yıl 2005-2006. internet şimdiki hacminin yüzde biri olmalı). devrim döneminin sovyet yönetmenlerinin filmlerini bir yerlerden buluşturma hayalleri kurdum. ama entelektüel sabrım ve kapasitem bu kitabın sadece üçte birlik kısmına yetti. belki bir gün ikinci bir deneme kısmet olur...

mesaj gönder