1. Telefonun elektriği santralden gelir. Santralin elektriği ise kısa süreli kesintilerde UPS, uzun süreli kesintilerde jeneratör tarafından sağlandığı için telefonlar şehir şebekesi kesilse bile çalışmaya devam eder.

    Şimdi teknik bilginin dozunu az daha arttıralım.

    Telefon bekleme durumundayken telefon hattında santralden gelen 48 Volt DC bulunur. Yani santralden çıkışı 48 volt civarındadır ama eve gelene kadar bu değer azalır. Memleketimde cin fikirli adamlar var maalesef, bu elektriği 'bedava' elektrik olarak görüp lamba falan bağlamaya çalışırlar. donanım haber ölücüleri

    Ahizeyi kaldırdığımızda telefon hatta kısa süreliğine bir direnç uygular. Bu direnç, akımın düşmesine neden olur ve santral telefon açık olduğu sürece gerilimi 9V a kadar düşürür.

    Numarayı çevirirken iki farklı moddan biri kullanılabilir:
    1- DTMF (Dual Tone Multi Frequency), tuşlara basınca iki farklı frekansta ses aynı anda üretilerek matris yapısında bir tablo ile numara kodlaması yapılır. (Eskiden bu prensiple çalışan ve adına databank denen elektronik cihazlar vardı. Telefon rehberi bu elektronik alete kaydedilirdi. Aletin üzerindeki hoparlörü telefon ahizesine dayayarak arama yapılabilirdi. Bu günkü akıllı telefonların atası diyebiliriz. Sadece 'akıl' kısmı başka aletteydi, telefon kısmı başka alette)

    Aynı teknolojiyi kullanan akıllı telefon uygulamaları da var. Nerede kullanılır bilmem, yanınızda cep telefonu varken ankesörlü telefon kullanmak istediğinizde olabilir. Bilemedim. Ama şöyle bir uygulama var

    2- Telefon ahizesini kaldırınca devreye giren direnç demiştim ya, onu kullanarak kodlama yapan bir yöntem daha var. Araya fazla gecikme vermeden tık tık tık ona basarak kodlama yapılır. Tabi bu teknoloji kadranlı telefon ile çalışmak için var, yoksa mecbur kalmadıkça mandala basıp numara kodlanmazdı. Şaka değil, eskiden 'telefon kilidi' vardı ama minik bir asma kilit şeklindeydi. Telefonun ortasındaki kadran denen delikli tekere takılırdı. O takılınca da mandala basılıp kodlamak 'mecburiyetten' sayılırdı.

    Eski telefonlarda santral uyumu için 'pulse-tone' diye bir anahtar olurdu, çünkü 'tone' modu her santralde çalışmazdı. Kasaba santrallerinde olmazdı örneğin.

    Manyetolu telefon daha başka, onda kol çevrilir ama numara çevrilmez. Numara diye bir şey yok ki neyi çevireceksin. Büyük şehirdeysen direk arayacağın numarayı söylersin, küçük bir yerdeysen konuşacağın kişinin adını söylesen de olur. Yani gençler bundan 30-35 yıl önce 'siri babamı ararmısın' teknolojisini manyetolu telefon ile kullanıyorduk. Zaten numara da 3 basamaklıydı da sonradan 4 basamaklı olmuştu.

    Manyetolu telefon için hazır yazılmış bir yorumum var, ama şu an benim yazmakta, sizin de okumakta olduğunuz yorum ile youreads formatını son derece zorladık, özür dileyerek manyetolu telefon ile ilgili yorumu buraya yazamayacağımı belirteyim.

    Konuyu da çok dağıttık, toparlayalım.

    Telefon hattından gelen bir elektrik daha vardır ki o çarpabilir. Hatta çarpar.

    Telefona çağrı geldiğinde hat üzerinde 90 V AC - 20Hz civarında alternatif gerilim olur. Bu seviyedeki elektrik gelince de telefonun zili çalar.

    İki kablo üzerinde konuşmanın, numara çevirmenin ve telefonu çaldırmanın sırrı budur.

    Format. çok özür dileyerek son bir bilgi daha. Bahsettiğim 90 volt civarı elektrik manyetolu telefonda da vardır. Zaten sistem eski teknoloji ile uyumlu olsun diye böyle tasarlanmıştır. Neyse, bu elektrik 80 darbesi sırasında işkence amacı ile kullanıldığı için mağduru çoktur. Çok eskiden nokta dergisinin bir sayısında eski bir polis ile yapılan '80 ihtilali işkence yöntemleri' röportajı vardı, detayı orada anlatılmıştı.

mesaj gönder