1. kaderdir. kimisinin acı çektiği, kimisinin yalnız kaldığı, kimsinin öldüğü, kimisinin idare ettiği, kimisinin de mutlu olduğu topraklarda yaşam sürmektir. bu coğrafya tarihin her döneminde acıyı, kanı, gözyaşını barındırdı. her devrinde büyük devletlerin, imparatorlukların iştahını kabarttı. bugün de pek farksız durumda değil.

    bu coğrafyada yaşayan insanların çok büyük çoğunluğunun başka coğrafyalara gidebilme şansı yok. bu ülkede de öyle. geriye çok fazla bir seçenek kalmıyor gibi böyle bakınca. ya adamakıllı topraklar haline getireceğiz buraları ya da fazla sızlanmadan günü yaşayıp gideceğiz. hem karanlıkta öylece oturup hem de karanlığa sövmek bana garip geliyor, sindiremiyorum pek. fazla sızlanmadan yaşamak ise korkakça geliyor. haksızlığa karşı susan dilsiz şeytan değil miydi? öyle öğretildi bize en azından, iyi de öğretmişler sağ olsunlar.

    "size ne oldu da allah yolunda ve 'rabbimiz! bizi, halkı zalim olan bu şehirden çıkar, bize tarafından bir sahip gönder, bize katından bir yardımcı yolla!' diyen zavallı erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda savaşmıyorsunuz!" (nisa suresi 75. ayet)

    bir bakıma mazlum için savaşmanın neden gerekli olduğunu gözler önüne serer, gayet de nettir. bu topraklarda zulüm payidar oldukça, mazlum ezilmeye devam ettikçe mücadele etmek bize farz oluyor. ayırmadan, ezmeden, sadece adaleti gözeterek mücadele etmek... en zoru da bu işte. sırf bir şeyleri yapayım derken yıkıcı olmamak çok zor. erdemli olanı da bu ama.

    1919'da başlayan o istiklal mücadelesinde tek amaç zalimin zulmüne direnmekti. kendi yaşadığı toprakları emperyalistlere arka bahçe yapmamak için, vatan deyip emek verdiği toprağı savunmak için. mazlumdu, yoksuldu, bir kötü çarığından ve yamalı elbisesinden başka hiçbir şeyi yoktu ama asla kendini feda etmekten çekinmedi. kimisi lise öğrencisiydi ve geleceği düşlüyordu, hayalleri vardı ama kendini feda etmekten çekinmedi onlar da. kimisinin eşi vardı, nişanlısı vardı. çocuğu vardı. vardı da vardı işte. ancak hiçbiri geri durmadı. geride kalmadı. mücadele etmekten çekinmedi. çünkü zulüm dört bir yanı sarmıştı.

    bugün o şartlar yok. falih rıfkı atay'dı galiba tam hatırlamıyorum vatan adamı ve ilim adamı tanımlaması yapıyordu: "mustafa kemal harbe girmek istemiyordu kafa ve sanat adamı olduğu için. savaş başladığında ise istiklal mücadelesini bırakmayı hiç düşünmemişti vatan adamı olduğu için." tek kurtuluş yolunun da hem vatan adamı olmak hem de ilim adamı olmak olduğunu söylüyordu. ne de güzel söylemiş: hem vatan adamı olmak hem de ilim adamı olmak. başka hiçbir şekilde bu milleti kurtarma şansımız olmaz. karanlığa küfreder dururuz. karanlığa küfredip durdukça da bu topraklarda ne acı biter ne savaş biter ne de sömürü. kaybeden de hep masum insanlar olur.
    ae

mesaj gönder