1. canım kadın, sen ne güzelsin. Geçen yıl konserine gittiğimde, Allahım bu ne tatlılık demiştim. Sanki yan komşumuz gibi, Birsen Ablam gibi.

    sunucu: şimdi birazcık daha bireyselleşmesinin çok daha ileride olduğu zamanlardayız, hani çok daha ne bileyim plaza hayatları falan. insanlar samimiyetini nispeten yitiriyorlar, ki bana sorarsanız yaptığınız müzik sizin duruşunuz da aslında bunun tam tersine insanları böyle el ele tutuşturmak üzerine falan, hissi öyle en azından. bol bol dinleyince insan kendini biraz samimi hissediyor, sizin yanınızda durmak, böyle sırnaşmak falan istiyor yani. Ama şey gelişme hayat, bunun tam tersine doğru. Sanki o duygular bastırılmış gibi, insanlar kendi tepkilerini vermeyip daha böyle bir geride duruyorlarmış gibi, düşünüyorum ben azından.

    canım tezer: büyük bir elenme var bence, birbirimizi daha çabuk görür olduk bu şekilde. yani yakalamamız daha çabuklaştı. hani biraz üstü kapalı gibi konuşuyorum ama, başka türlü anlatamıyorum. o kadar az sivriliyor ki çoğunluğun içerisinde dimdik kalıp furyaya yenilmeyip sisteme yenilmeyip o kadar az insan kalıyor ki, bu sefer biz çıtonk diye görüyoruz artık. Ve yaklaşmaya başlıyoruz, bir kuvvet oluşturmaya başlıyoruz. Bu müzikle oluyor, resimle oluyor, yazıyla oluyor, esprilerle oluyor, mizahla oluyor. Bence her şey sağlıklı gidiyor, yani değil ama öyle umuyorum en azından.

    sunucu: sıkı tutunuyoruz en azından, ben onu görüyorum.

    canım tezer: evet evet yapışıyoruz birbirimize, çok çabuk fark ediyoruz birbirimizi.

    ne güzel demiş, size tutunuyorum.

mesaj gönder