• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (8.50)
şampiyonların kahvaltısı - kurt vonnegut
kurt vonnegut, batman'deki joker'in iyi kalpli ikizi gibi. beyne şerbet dökerken, kalbe kezzap saçıyor! biliyorsunuz, yanlış gezegendesiniz. evrenin kıç deliğinde. kaybettiniz. emekler boşa çıktı. iş işten geçti. her şey kötüden betere gidiyor. umut yok. işte bu koşullarda gülebilir, espri yapabilir misiniz?

şampiyonların kahvaltısı, küresel mahvın ve bireysel kahrın matrak bir anlatımı. modern edebiyatın erişilmez dehalarından kurt vonnegut'un başyapıtlarından biri. kıyamet öncesi sessizlik ile kıyamet sonrası sessizlik arasına sıkıştırılmış bir kahkaha fırtınası!

dwayne hoover delirmenin eşiğinde bir otomobil satıcısı. tüm acemi deliler gibi dwayne de deliliğinin şekil ve yön edinebilmesi için bazı kötü fikirlere muhtaç. bu kötü fikirleri dwayne hoover'a veren kilgore trout. kilgore trout bir bilimkurgu yazarı. kötü fikirlerin özü ise şu: dünyadaki herkes, dwayne hoover hariç, birer robot. özgür iradeye, sadece dwayne hoover sahip. şampiyonların kahvaltısı'nda kurt vonnegut insanoğlunun en zorlu meselelerine korkusuzca dalıyor. gerçeği nasıl görebileceğimizi bize hatırlatıyor. april yayıncılık dahi yazara saygıyla sunar: şampiyonların kahvaltısı, algan sezgintüredi çevirisiyle türkçede! siz de bu çivisi çıkmış dünyada bir anlam kırıntısı, iyi ihtimale dair bir ipucu bulabileceğinizi düşünüyorsanız… kahvaltıya buyurun. şerefe!

kaynak: idefix
  1. kitap bana, ardına kadar açık kunduzlu kitaplardaki değişik kurgulu öykülerden ve şimdiki zamanda yapılan bir fiilin gelecekteki etkisini bize göstermesinden ötürü bir tutam cesur yeni dünyayı, sonunda olacakları daha baştan birkaç kez söylediği halde bizi fena halde meraklandırdığı için biraz kırmızı pazartesiyi, her şeye rağmen vurucu sonu ve tanrı-yazar unsuru itibariyle sophienin dünyasını ve bol bol tanıma yer verdiği için divanü lugati't-türk'ü -latife ediyorum- anımsattı.

    !---- spoiler ----!

    trout'un hikayelerinin her biri ayrı olay. kitap boyunca zevkle okudum. ama asıl hikayemiz şu robotlu olan yok mu?
    çocukken hep düşünürdüm buna benzer bir şeyi. ya dünya sadece benim için varsa, herkes benim için yaşıyorsa ve ben arkamı döndüğümde bütün hayat duruyorsa, kimse hareket etmiyorsa? annem, babam, çevrem hatta bütün insanlar, hayvanlar, her şey iradesiz makineler gibi nedensiz bir şekilde sadece benim etrafımda, benim için var olamazlar mıydı?
    yani diyeceğim odur ki (bkz: şerefsizim benim aklıma gelmişti) .
    hoover gibi deliririm belki ben de. zaten parmağını ısırıp koparmak istediğim birkaç kişi var. bahane olmuş olur.
    neyse... işte en sevdiğim cümle;

    'donakaldığı kırk ikinci cadde, trout'a yaşamaya değmeyecek bir hayat sunuyordu ama ben de ona çelik bir yaşama iradesi vermiştim.
    dünya gezegeninde yaygın bir birleşimdi bu.'

    !---- spoiler ----!

    kurt voonegut'un okuduğum ilk kitabı. peki neden okudum? çünkü (bkz: youreads eş zamanlı kitap okumaları) .
    kara mizah yapılan filmlere bayılırım. kitaplara da bayılıyormuşum. bu yüzden iyi ki okumuşum diyorum. hayır hayır ağlamıyorum tabi ki. gözüme drano kaçtı.

    falan filan...

mesaj gönder