1. hayatımda bir kez dayak yedim, o da sıra dayağı oldu. ilkokuldaki şizofren sado-mazo ingilizce öğretmenim tarafından. aslında hayatımın en önemli dersini aldım sayesinde.

    4.sınıftaydık ve ingilizce dersinde arkadaşlarımdan birkaç seviye önde olduğum için öğretmenim benimle özel olarak ilgileniyordu. sevmezdim ingilizceyi, basitti, önemli olan diğer derslere ulaşmaktı benim için. bir gün öğretmenimiz sınıfa çok geç geldi, sınıf da coştu tabii. herkes bir yerlerde, koridorlar camlar.. sınıfa girince 50-60 kişiyi laboratuvara çıkardı, arbeit macht frei mübarek, sıraya dizdi bizi, vuruyor sırayla. hala gözüm doluyor şunu yazarken bile be.

    sıra bana geldi, öğretmenim bana vurabilecek misiniz dedim çünkü beni pek bir severdi, korodaydım keman vs destek olurdum, senin onlardan tek farkın ingilizcen dedi, vurdu. ama öyle böyle değil, istemedi ama zevk de aldı. inanın hayatta en büyük kadersizliğiniz kötü bir öğretmene denk gelmenizdir. o gün hiçbir şey yapamadım, sınıflarımıza inip aktivitelerimizi yaptık. tense öğrendik, çocukluğumu yaktık falan.

    aradan 11 yıl geçti ve ben o gün verdiğim ingilizce öğretmeni olma sözümü tuttum. ingilizcesi iyi olduğu için özel eğitim verdiğim bir öğrencim arkadaşlarının kendisine çok yaklaşmadığından yakındı, ben de ona öğretmenimin cümlesini kurdum, senin onlardan tek farkın ingilizcen.

mesaj gönder