kadir mısıroğlu

Kimdir?

türk tarih araştırmacısı, yazar, şair, hukukçu ve eski gazeteci. osmanlılar ilim ve irfan vakfı mütevelli heyeti başkanı ve sebil yayınevi kurucusu ve sahibi. 1933 yılında trabzon'un akçaabat ilçesi'nde doğdu.ilk ve orta tahsilini akçaabat'ta, liseyi trabzon'da tamamladı. 1954 senesinde istanbul üniversitesi hukuk fakültesi'ne girdi. talebeliliği müddetince birçok yurt açıp çalıştıran mısıroğlu, fakülte yıllarından itibaren hukukçuluktan çok tarihçiliğe meylederek yakın tarih ile alakalı araştırmalara başladı. mısıroğlu, 1964 yılında, ilk eseri olan lozan; zafer mi, hezimet mi?! kitabının birinci cildini kaleme aldı ve aynı sene sebil yayınevini kurdu. 1970 yılının ocak ayında milli türk talebe birliği'nde harf inkılabı ile alakalı verdiği bir konferansı dava mevzuu yapılarak hakkında eskişehir örfi idare mahkemesi'nce mahkumiyet kararı verildi. daha sonra 1976 yılı başından itibaren islami bir dergi olan sebil dergisi ni çıkarmaya başladı. bu dergideki birtakım yazılarından dolayı kısa bir müddet sonra hakkında 163. maddeye istinaden sayısız dava açıldı. 1980 ihtilali ile mısıroğlu'nun da vazifeli bulunduğu msp merkezi umumi heyeti hakkında tevkif kararı verilince, hakkında daha evvel açılmış olan davaların, msp davasıyla birleşmesinden doğacak ağırlıktan dolayı bazı arkadaşlarının ısrarı ile yurt dışına gitmek zorunda kaldı. 11 yıllık gurbet hayatından sonra 1991 yılında türkiye'ye geri dönen kadir mısıroğlu, çalışmalarına devam etti. mısıroğlu, evli ve üç çocuk babasıdır. şu anda osmanlılar ilim ve irfan vakfı'nın da başkanıdır. mısıroğlu bu vakıfta cumartesi günleri cumartesi sohbetleri adıyla konuşma yapmaktadır. bu konuşmalarında hem takipçilerinden gelen tarih, siyaset, din, edebiyat ve gündemle ilgili birçok soruyu cevaplandırmakta ve tarihi konularda konuşmalar yapmaktadır.

uluslararası faaliyetleri ve ödülleri

kendi eserinde beyan ettiği üzere bir islam şurası toplamıştır. bu uluslararası kongreye, nazım kıbrısi, isa al, musa serdar çelebi, ali batman, cemaleddin kaplan ve islam aleminden pek çok kişi katılmıştır. birinci islam şurası 25 ve 26 aralık tarihinde gelsenkirchen dickamp str'da eskiden cami olarak kullanılmış geniş bir salonda tertip edilmiştir. kongre bir bildiri de yayımlamış, bildiride imzası geçen islam adamları şunlardır: aslan tok (isviçre), şerafettin özkan (fed. almanya), kadir mısıroğlu (ingiltere) (çünkü o sıralarda türk vatandaşlığından atılmış ve mavi pasaport ile ingiltere merkez olarak almanya'da yurtsuz yaşıyordu), muharrem beyhan (danimarka), hanefi ağırman (fed. almanya), a. ibrahim savaş (avusturya), nadir erbil (fed. almanya), osman deveci (fed. almanya), atıf yüksel (hollanda), ali öztürk (fransa), enver töre (fed. almanya).

mısıroğlu macar ihtilali isimli kitabı üzerine hür macar yazarlar birliği'nin en büyük ödüllerinden olan gümüş madalya ile taltif edilmiştir. sekizinci cumhurbaşkanı turgut özal'ın başkanlığını yaptığı türkiye milli kültür vakfı tarafından osmanoğullarının dramı isimli eserinden dolayı juri hususi ödülüne layık görülmüştür.

  1. "size ne oluyor da allah yolunda ve "ey rabbimiz! bizleri halkı zalim olan şu memleketten çıkar, katından bize bir dost ver, bize katından bir yardımcı ver." diye yalvarıp duran zayıf ve zavallı erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda savaşmıyorsunuz?" (nisa suresi 75. ayet)

    "allah size, sizinle din hususunda savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayan kimselere iyilik etmenizi ve kendilerine adaletli davranmanızı yasaklamaz. çünkü allah, adalet gösterenleri sever." (mumtehine suresi 8. ayet)

    "ey iman edenler! düşmana karşı her türlü savunma tedbirinizi alınız. onlara karşı ya küçük birlikler halinde hareket ediniz veya topyekün seferber olunuz." (nisa suresi 71. ayet)

    daha bunların sayıları da artırılabilir. şimdi bu fesli deliye sormak istiyorum: arkadaş hadi türk olmaktan bir şey anlamıyorsun, emperyalizm can damarlarımıza kadar girmişti onlardan da gocunmuyorsun, bağımsızlık gibi hürriyet gibi kelimeler de senin için bir anlam ifade etmiyor da allah'ın ayetleri de mi senin için önemsiz? düşman seni yurdundan etmek istiyor, sana zulmediyor ve sen tutup yunan kazansaydı diyorsun. gerçekten kafayı yememek elde değil. bu gibilerin ne din umurunda ne de başka bir şey. hastalıklı zihniyetlerindeki o iğrenç fikirler gerçekleşmediği için ızdırap duyuyorlar. atatürk'ü, cumhuriyeti düşman bellemişler ve bütün hayatlarını o düşmanlık üstüne kurmuşlar.

    geçtiğimiz gün muhsin kızılkaya denen herif "askerler o iş için para alıyor, şehit olarak bana fazladan bir iyilik yapmıyorlar dedi." tüm gün haber bültenlerine baktım bir kanal da haber yapmadı bunu. bu fesli deli tuttu "keşke yunan işgal etseydi halifelik de kalkmazdı şeriat da gitmezdi." dedi. yine hiçbir haber bülteninde bahsi geçmeyecek ve insanların zihinleri iyiden iyiye kirlenmiş olarak kalacak bu deliler yüzünden. insanda azıcık onur olur, haysiyet olur, şeref olur. bu kadar mı kolay düşman boyunduruğunda yaşamak, bu kadar mı kolay zalime eyvallah demek? kürşad kırk çerisiyle çin sarayını basarken, alpaslan diyojen'in onda biri kadarlık ordusuyla onu dize getirirken, gazi paşa ordusu terhis edilmiş bir milleti örgütleyip düvel-i muazzamaya karşı savaşırken neyi amaçlıyordu acaba hiç mi düşünmüyorlar? hiç mi kalplerinde hissetmiyorlar? soysuzluk bu kadar prim yapmamıştı tarihimizde. milletini sevmek ve bağımsızlığını istemek hiç bu kadar aşağılanmamıştı tarihimizde. sıradan bir günde bile kafayı yememek elde değil artık bu ülkede.
    ae

mesaj gönder