1. "söylendiglne göre bu ilim [felsefe] eskiden irak halki olan keldaniler arasinda mevcuttu. onlardan misir halkina geçmiş, oradan yunanlilara intikal etmiş, süryaniler ve daha sonra araplar'a geçinceye kadar onlarda kalmistir. bu ilmin içerdiği her şey yunan dilinde, daha sonra suryanicede, nihayet arapcada ifade edilmiştir. bu ilme sahip olan yunanlilar onu hakiki hikmet ve en yuksek hikmet diye adlandirirlar ve onun elde edilmesine ilim, onunla ilgili zihin durumuna ise felsefe derlerdi. bununla en yüksek hikmeti arama ve sevmeyi kastederlerdi. onu elde edene filozof derler ve bununla da en yuksek hikmeti seven ve onu arayani kastederlerdi. onlaren yuksek hikmetin kuvve halinde , bütün erdemleri içerdiğine inanirlar ve onu ilimlerin anasi, hikmetlerin hikmeti ve sanatlarin sanati diye adlandirirlardi. bununla da butun sanatlari içine
    alan sanati, butun erdemleri içine alan erdemi, bütün hikmetleri içine alan hikmeti kastederlerdi."
    farabi, mutluluğun kazanilmasi (tahsilus-sa'ada)
    cev. ahmet arslan, ankara, 1999, s. 88-89
    dlg

mesaj gönder