din


  1. bu güne kadar bilgi edindiğim dinlere göre tanrı yahut tanrıların varlığı üzerine somut^:bu kelime önemli^ bir kanıtı ölmeden önce elde edemiyoruz. o yüzden vardır ve ya yoktur diye kesin bir şey söylemeyeceğim, ben de merakla bekliyorum ne ile karşılaşacağız diye. inanmak ve ya inanmamak bana göre bir seçim değildir. en azından ben birini seçmedim, düşüncelerim edindiğim bilgiler doğrultusunda şekillendi ve istesem de onları değiştiremiyorum. dolayısıyla yazının devamında da inananlara yahut inanmayanlara herhangi bir ithamda bulunmaya çalışmıyorum baştan söyleyeyim. "inanmak mı kolaydır, inanmamak mı" şeklinde söylemler mevcut buralarda bu aralar, ben de konuyu yorumlamayı deneyeceğim. söz veriyorum kısa kesicem.

    öncelikle ülkemizdeki muhafazakar ve baskıcı yönetimin gençleri inanmamaya ittiği bir gerçek. din normal toplumlarda, sosyal hayatı düzenleyici bir rol oynar lakin bizde durum töre cinayetleri ve havuzlarını parayla dolduran tarikat liderlerinden ileri gidememişti. hatta daha sonra darbeci cemaatlere ve dinin emrettiği gibi giyinmediği için genç kızlara tekme uçan tekme atmak cezasız, tecavüz etmek de indirimli hale geldi ki bu da başta otorite olmak üzre halk genelinde din anlayışının yozlaştığını gösterir. dolayısıyla bu "dinsizleşme trendi" din ile değil diğer insanların etkisiyle oluştuğundan entropi - negentropi ilişkisiyle mevcut sosyal yapıyı daha da kötü hale getirecek.

    bu arada inananlar yüzünden inanmayan insanları suçlamadan önce iyi düşünün çünkü çoğunuz^:farkında olmasanız da^ justin bieber'i "belieber"lar^:justin bieber hayranları^ yüzünden sevmiyorsunuz. yine de yazıma bu insanları yoksayarak devam edeceğim. din olarak da türkiye ile özdeşleşmiş olduğundan islamı alacağım. yanlış söylemlerim olabilir, yaygın inanç üzerinden yürüyeceğim.

    ben olayı getiriler açısından yorumlayacağım;

    ^:deizm'i bir kenara bırakırsak^ inanmanın getirdiği, yasak,kural, ceza ve ödüller bütünü var. uyarsan sınırsız mutluluk, kısmen uyarsan süreli bir acı ve ^:yaygın inanışa göre^elinde sonunda sınırsız mutluluk.

    inanmayanları ele aldığımız zaman değişik inançlar var lakin ölümden sonra ne olacağına dair kesin görüşleri olan az inanmayan vardır. yaygın görüşe göre ölümden sonra hiçbir şey yok. dolayısıyla ne yaptığının önemi yok.

    yukarıdakilere ek olarak toplumsal kurallar var ki kanıt sunamayacağım ama iki tarafında eşit derecede uyduğunu gözlemledim şu yaşıma kadar^:yaşım fazla değil ama bence bu gözlem için yeterli.^.

    elimizde şimdiye kadar "umut pazarlaması"na karşılık sert kurallar ve umutsuzluk ile daha hafif kurallar var. devam edelim;

    dinde nedensellik ve cevaplar vardır. tanrı yapmıştır, ibadet etmek için yaratılmışsınızdır. doğduğunuz yerin bir sebebi olduğuna, başınıza gelenlerin bir nedeni olduğuna inandırır sizi. hatta intiharı yasaklaması bile hayata daha iyi tutunmanızı sağlar. sizin doğmanızın bir sebebi vardır. değerlisinizdir^:evet bir dine mensup olmak kendinizi daha değerli hissetmenizi sağlar^. başınız sıkıştığında yardım isteyeceğiniz biri vardır. mutlu olmak için yapmanız gereken şeyler bellidir.

    inanmayanların penceresine baktığımız zaman, rastlantısallık ve bilinmezlik hakimdir. bilmem kaç milyon sperm arasından ben nası birinci geldim diye sorgulayabilirsiniz kendinizi. neden doğduğunuzu, amacınızı, yaşamaya devam etmenin gerekli olup olmadığını düşünürsünüz. rastlantısal bir varoluş sonrasında "olmasanız da bir şey değişmeyeceğinden^:bunu ben demiyorum siz diyorsunuz^" kendinizi daha değersiz hissedersiniz.

    elimizde "umut pazarlaması" ve aidiyetlik ile değerlilik hissine karşılık sert kurallar ve umutsuzluk ve rastlantısallık ile öylesinelik hissine karşılık hafif kurallar var.

    bence kolay bir yolu yok bu işin.
    bozuk

mesaj gönder