1. eric hobsbawm'ın, devrim çağı (1789-1848) adlı çalışmasından bazı işaretlediğim ve tek başına anlamlı olabilecek kısımlardır. ^:uzun olduğundan dolayı okunacağı ile ilgili şüpheleri yeşertmekle birlikte paylaşmak istediğimdir^

    !---- spoiler ----!

    ...1760'larla sonu arasında londra'dan glasgow'a yolculuk 10-12 günden 62 saate inmişti. 18'nci yy.ın ikinci yarısında kurumlaşan posta arabası sistemi ya da 'diligences', napoleon savaşları ile demiryolunun gelişi arasındaki dönemde inanılmaz boyutlarda yayılmış ve sadece görece bir sürat değil- paris strasbourg arası posta hizmeti 1833'te 36 saat tutuyordu...

    ...1789'larda... rusya, iskandinavya gibi ülkelerde ya da balkanlarda nüfusun %90-97'si kırsal alanda yaşamaktaydı...

    ...19'ncu yüzyılın ortalarında, o zamana dek yalnızca kişinin doğduğu ya da yaşadığı yeri anlatan türkçe 'vatan' sözcüğü, fransız devrimi'nin etkisiyle 'patrie' gibi bir anlama bürünmüştür...

    ...fransız devrimi'nin özgüllüğü, liberal orta sınıfın bir kesiminin, burjuva karşıtı bir devrimin eşiğine gidecek kadar, aslında bu eşiğin de ötesine geçecek kadar devrimciliğini sürdürmeye hazır olmasaydı. bu kesim, adları her yerde 'radikal devrim'in simgesi haline gelen 'jakobenler'di...

    ...parisli kitleler, belirleyici güçtü; fransa'nın yeni üç renkli bayrağının, eski krallığın beyazını, paris'in kırmızı ve mavi renkleriyle oluşturulması boşuna değildi...

    ...çağımızda neredeyse tamamen devrimci savaşla özdeşleşen bir askeri taktiğin, gerilla ya da partizan savaşının, 1792 ile 1815 arasında hemen hemen sadece fransa karşıtlarının saflarında görülmüş olması manidardır...

    ...ingiltere ile fransa arasındaki 6 büyük, 8 küçük deniz çarpışmasında fransa'nın insan kaybı, ingiltere'den on kat fazlaydı. (1794-1812, youser'ın notu: fransa bu dönemde zorunlu askerliğe geçmişti)...

    ...1806'da (24 yaşında general olmuş) napoleon...

    ...napoleon, rusya'nın kışından çok, büyük ordusuna yeterince ikmal yapamadığı için yenildi. moskova'dan çekilmek orduyu yıktı. rusya'ya giren 610 bin kişiden ancak 100 bin kadarı rusya'dan çıkabildi...

    ...napoleon dönemindeki 20 yıllık savaşlarda; yaşamını yitiren bir milyon insan, 4,5 yıl süren birinci dünya savaşındaki tek bir muharebede yitirilen cana ya da 1861-5 arasındaki amerikan iç savaşında ölen 600 bin civarındaki insana yakın bir kayıptı. hatta, o günlerde kıtlığın ve salgın hastalıkların olağanüstü öldürme gücünü anımsayacak olursak (1865 gibi ileri bir tarihte bile ispanya'da kolera salgınında 236.744 kişinin kurban verildiği söylenir.)...

    ...öz-bilinçli milliyetçi hareketler. bu gelişmeyi en iyi simgeleyen hareketler, 1830 devriminden kısa bir süre sonra giuseppe mazzini'nin kurduğu ya da esinlendiği 'genç' hareketlerdir: genç italya, genç polonya, genç isviçre, genç almanya ve genç fransa ile 1840'ların benzeri genç irlanda hareketidir... kendi başlarına ele alındığında bu hareketlerin fazla önemi yoktu; yalnızca mazzini'nin varlığı bile, tümüyle etkisiz olmalarını garanti etmeye yeterliydi. ancak sonraki milliyetçi hareketlerin 'genç çekler' ya da 'genç türkler' gibi adlar almalarının da gösterdiği gibi, simgesel olarak çok büyük önemleri olmuştur. avrupa devrimci hareketinin ulusal birimler halinde parçalanmasına damgasını vurmuşlardır...

    ...1840'larda ingiltere, belçika ve fransa'da okuma oranı yüzde 40-50 civarındaydı. (o dönem oranın en fazla olduğu yerler, aynı dönemde ruslar'ın yüzde ikisi okuma yazma biliyor)...

    ...fakat kara george'un ayaklanmasının (1804-7) ilk evresi türklerin yönetimine karşı olmak gibi bir iddia bile taşımıyordu; tersine yerel yöneticilerin suiistimallerine karşı sultandan yana bir tavır içerisindeydi...

    ...koyun çobanı kandaş toplulukların ve haydut kahramanların, herhangi bir gerçek hükümete karşı sürdürdükleri savaşın, orta sınıf milliyetçiliğinin fikirleri ve fransız devrimi ile birleştiği tek ve biricik örnek, yunan bağımsızlık savaşıydı (1822-30). (youser'ın notu: avusturya, prusya ve rusya bloku; bu bağımsızlık hareketlerine karşı 1815 düzenlemelerinin bekçisi olsa da bu harekete verilen destek yunanlaşma kavramı ile alakalı ve daha ziyade manevi ve uluslararası devrimci örgütler-saint simoncular gibi- desteğiyleydi)...

    ...doğu'daki milliyetçilik, nihai olarak batı etkisinin ve batı istilasının bir ürünüydü. bu bağlantı kendini belki de en açık olarak, sömürge ülkelerde görülecek modern anlamda ilk milliyetçiliğin temellerinin atıldığı mısır'da göstermektedir. napoleon'un mısır'ı fethiyle, batılı fikirler, yöntemler ve teknikler ülkeye girdi ve çok geçmeden değerli ve tutkulu bir asker olan mehmet ali paşa tarafından kabul edildi...bu emperyalist bağımlılık; mısır'ı emperyalist rekabetin ve ilerdeki antiemperyalist ayaklanmaların merkezine çekecekti...

    ...batıda 1830'da bir milyondan fazla nüfusa sahip tek bir kent (londra), yarım milyonu aşkın yine bir tane (paris) ve- ingiltere'yi dışarıda bırakırsak- nüfusu yüzbini geçen sadece 19 kent bulunmaktaydı...

    ...alışveriş mağazalarını, reklamcılığı ilk bulan ya da geliştiren ve bilimin üstünlüğünü kabul eden; nicephore niepce ve daguerre ile fotoğraf, leblanc ile soda işlemi; berthollet'le klorla ağartma sistemi, elektro kaplama, galvanizleme gibi her türlü teknik yeniliği ve başarıyı gerçekleştiren fransızlar oldu. (1789-1850)...

    ...din, hiç kimsenin kendisinden kaçamayacağı, yeryüzünün ötesindeki her şeyi kapsayan gökyüzü gibi bir şeyken; büyük ama sınırlı ve insani bir göğün durmadan değişen bir özelliği olarak bulut kümesini andıran bir görünüme büründü (1848 ve sonrası için)...

    ...sosyalizm, kapitalizmin çocuğuydu. hatta toplumun, onun koşullarını yaratacak biçimde dönüşüme uğramasından önce yeterli ve uygun bir tarzda formüle edilmesi bile olanaksızdı. fakat koşullar bir kez var olduğunda zafer de kesindi; çünkü 'insanlık daima önüne sadece çözebileceği sorunlar koyar.'

    ...o nedenle romantizm, basitçe burjuva karşıtı bir hareket olarak görülemez. gerçekte fransız devriminden önceki on yılları kapsayan romantizm öncesi dönemde; romantizme özgü sloganlardan bazıları, yumuşaklık şöyle dursun, metanetini yitirmiş, çürümüş bir toplumun tam tersi, gerçek ve basit duygulara ve doğaya duyduğu kendiliğinden güvenin sarayın ve kilisenin yapaylığını silip atmaya yazgılı olduğuna inanılan orta sınıfın övgüsü için kullanıldı. ancak burjuva toplumu fransa'da ve endüstri devrimlerinde zafere ulaştığında, romantizm de onun içgüdüsel düşmanı haline geldi...

    !---- spoiler ----!


    yazarın yorumunu içeren bu kısmı müthiş buldum;

    !---- spoiler ----!

    monarşiler ve aristokratlar, daha doğrusu toplumsal piramidin en tepesinde bulunanlar içinse, din, toplumsal istikrar anlamına gelmekteydi. fransız devrimi'nden tahtın en güçlü payandasının kilise olduğunu öğrenmişlerdi. güney italyanlar, ispanyollar, tyrollüler ve ruslar gibi okur yazar olmayan dindar halklar, yabancılara, imansızlara ve devrimcilere karşı kiliselerini ve yöneticilerini savunmak için silaha sarılmışlar, rahipler de onları kutsamış, hatta bazı durumlarda başlarına geçerek onları yönlendirmişlerdi. cahil ve dindar halklar, tanrının onlara uygun gördüğü yoksulluk içerisinde yakınmadan yaşayabilmekte yine tanrının başlarına verdiği yöneticilerin idaresi altında, aklın bozucu etkilerinden uzak, basit, ahlaklı ve düzene uygun bir yaşam sürebilmekteydiler.

    1815'den sonra tutucu yönetimler için dinsel duyarlılıkları ve kiliseleri teşvik, polis karakolları kurmakla ve sansürle birlikte, uyguladıkları politikanın ayrılmaz bir parçasıydı; rahipler, polisler ve sansür; devrime karşı tepkinin üç ana dayanağını oluşturmaktaydı...

    !---- spoiler ----!


    (bkz: devrim çağı 1789 - 1848 - eric hobsbawn)

mesaj gönder