1. iki türü vardır.

    biri iskandinav ülkelerinde uygulanan klasik liberal ekonomik sistem. sınıflar arası uçurum bizim gibi gelişmemiş ülkelere göre daha azdır. işçi sınıfı artı değerinin sömürüsünü daha az hisseder. bu durumun nedeni de tarihsel ve ekonomiktir. 2. dünya savaşında kuzeydeki avrupa ülkeleri güneydeki ülkelere (ispanya, italya, portekiz) sermaye ihraç ederek zenginleşti. güneydeki ülkelerde faşizm palazlandı. bu diyalektikte, liberalizmin çıkış noktası elbette hümanisttir (!). bugün ise iskandinav ülkelerinde insanlar aşırı doyumdan ve amaçsızlıktan intihar etmektedir. yoksul kesim elbette vardır fakat sosyal devlet uygulaması bunun bir nebze önüne geçmektedir. ekonomide liberal, devlet politikasında sosyalizmi benimsemiş ülkeler de vardır.

    bir diğeri ise neo-liberal politikadır. din ile harmanlanmış olup ülkemizde de uygulanmaya çalışılmaktadır. ingiltere, amerika gibi örnekleri vardır. emperyalizm sadece ekonomik değildir. bir devletin kültürüne, iç işlerine, dış işlerine ve eğitim sisteminde etki yaratır.

    liberal ekonomik sistemde sınıflar arası farklar azalacak olsa da eşitsiz gelişim olacağı için ekonomik krizler ve savaşlar kaçınılmaz olacaktır. 1929 ekonomik buhranı , 1970 petrol krizi, 2011 ekonomik krizi ve bugün sürüklenmekte olduğumuz ekonomik kriz ile tecrübe bu sistemin tutmadığını göstermektedir. devletler dış politikalarında "hümanist" hareket etmezler.

    liberalizm ile emperyalizm neden farklı değil?
    savaşların olmadığı zamanlarda sermaye birikimi ile sermaye ihracı arasında bir denge olmalıdır ki tekeller varlıklarını sürdürebilsin. ihracattan ve ithalattan dönen para ve meta sabit bir yerde toplanırsa eşitsiz gelişim ortaya çıkar. bunun sonucunda sermayeyi biriktiren taraf, sermaye ihraç edemez. daha fazla gelişemez. gelişemezse yerinde sayma gibi bir durumu olamaz, geriler. bu durumda; artı değer üretip yok olmamak için, işçi sınıfının daha fazla sömürülmesine, gerekirse sınırların değişmesine, soğuk veya sıcak savaşlara, kıtlıklara neden olur. liberal ekonomik sistemde özelleştirmeler olduğu ve kamu yararı gözetilmediği için bu durumdan payını alır. savaş zamanında da barış zamanında da negatif ve pozitif olaylardan payını alması, emperyalizm ile ekonomik ve kültürel bağının olduğunun göstergesidir.

    insanlar arası ilişkileri de üretim faktörleri belirler. özgürlük, insan hakları gibi kavramlar devlet eliyle de olsa, iki tarafın elinde olan üretim araçlarına göre göreceli olarak değişkenlik gösterir. kısaca özgürlük, insan hakları gibi kavramlar toplumdaki sınıfına göre değişkenlik gösterir. somutlaştıracak olursak bir milletvekilini öldürürsen cinayet, bir işçiyi öldürürsen kader olur. bu amerika'da da böyledir.

mesaj gönder