1. simonov, yaşadığı süre boyunca sevmekten bir an bile vazgeçmediği valentina serova’yı ilk kez moskova yakınlarında bir tren istasyonunda gördü. o zamanlar 21 yaşında ve sovyet sinemasının oldukça ünlenmiş bir sanatçısı olan serova, sarı saçlı, ince ve uzun boylu, güzel bir kadındı. o yaz günü moskova yakınlarındaki kolomenskoye istasyonunda tesadüfen valentina’yı gören simonov, genç kadına hemen o anda vurulduğunu hep anlattı.

    simonov’un anlattığına göre, bolahnin dantelleri ve gorodets işlemeleriyle süslü gök mavisi bir elbise giymiş olan valentina, uçuşanları saçları, yaramazca havalanan eteği ve boynundaki beyaz inci gerdanlığıyla çok güzel bir kadındı ve ona aşık olmamak imkansızdı. simonov ve valentina 1943 yılında evlendiler. simonov, valentina’ya 'senin yüzün benim kaderim' diyordu ve bu kaderi severek yaşıyordu.

    sonra savaş yılları geldi. simonov, cephelerde kanlı savaşların içinde valentina’ya yazmayı hiç aksatmadı. bekle beni’den sonra seninle ve sensiz, kızma yazarsam adlı uzun şiirlerini hep bu dönemde ve tabii valentina serova için yazdı. bunları gönderip gönderememek, valentina’nın bunları okuyup okumaması değildi önemli olan. önemli olan onun valentina’ya olan aşkını her gün, her dakika, her sabah, her akşam fısıldayabilmesiydi. gerisi önemsizdi ve simonov daha sonra da söylediği gibi, bunu yapamazsa çıldıracağını biliyordu.

    savaş bitti. simonov, valentina’nın yanına döndü. bazı şeylerin yolunda gitmediğini de işte ilk kez o günlerde anladı. yaşam, insanlar, ilişkiler zaten değişmek zorundaydı ve savaş bu değişimi daha da hızlandırmıştı. valentina, sovyet sinemasının en ünlü yıldızlarından biriydi artık. simonov ise sanki stalingrad cephesinde yaşıyordu hâlâ. uğruna ölümlere gidip geldiği, sadece ona kavuşmak umuduyla hayatta kalabildiği bu kadını artık pek tanıyamıyordu. o hâlâ ılık bir yaz gününde muzip bir rüzgarın eteklerini havalandırdığı, sarı saçlı bir kadın görmek istiyordu ama göremiyordu.

    nedendir bilinmez, aşkından ve sevgisinden de asla vazgeçmiyordu. valentina’nın dedikodulara yol açan bir hayat sürmesi, ortalıkta bazı yakışıklı sinema aktörlerinin adının dolaşması da valentina’ya olan aşkını zerre kadar azaltmıyordu ama bir insan olarak etkilenip günün birinde bu canı kadar sevdiği kadını incitebileceğinden de korkuyordu.

    belki de böyle bir şey yapmamak, valentina’yı kırmamak için 1957’de hiçbir açıklama yapmadan onu terk etti. simonov, bir zamanlar beklemesi için yalvardığı kadını karlı bir moskova sabahı bırakıp gitti ve bir daha hiç geri dönmedi.

    valentina serova 1975 yılında öldü. simonov cenazeye katılmadı. ertesi sabah serova’nın mezarının üzerinde bir saksı içinde mavi hareli, sarı yapraklı bir hercai menekşe çiçeği bulundu. kırmızı saksıya küçük beyaz bir kağıt yapıştırılmıştı ve kağıtta işlek bir el yazısıyla ‘zhdi meny’ yani ‘bekle beni’ yazıyordu. bu çiçeği kimin bıraktığı ve küçük notu kimin yazdığı daha sonraki günlerde simonov’a defalarca soruldu. simonov her defasında acı bir gülümsemeyle yetindi ve cevap vermedi. yıllar önce ‘sağ kalışımın sırrını yalnız senle ben bileceğiz, bütün sır senin beklemeyi bilmende’ diye yazmıştı ve sevdiği kadın da onu beklemişti. şimdi bekleme sırası ondaydı.

    konstantin mikhailovich simonov, 28 ağustos 1979’a kadar bekledi.

    sonra kendisini bekleyen sevdiği kadının yanına gitti.

mesaj gönder