• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (7.50)
imansızların imanı - simon critchley
dinin geri dönüşü günümüz felsefesinin başat temalarından biri, belki de birincisi haline geldi. ama felsefe, din savaşının hükmettiği bir siyasal gerçekliğin abartılı yankısından öte bir şey sunmuyor bize. seküler dönem yerini bir şekilde, siyasal eylemin doğrudan doğruya metafizik çatışmanın ürünü olduğu yeni bir döneme bırakmış görünüyor. critchley'in kitabı "bir tür sekülarizmi mi savunmalıyız, yoksa teizme dönüşü sükûnetle kabul mü etmeliyiz — yoksa bir üçüncü yol var mı?" sorusuna cevap verebilmek için iman, aşk, din ve şiddet konularına yoğunlaşıyor.

critchley, rousseau'daki siyaset-din paradoksundan heidegger, taubes, agamben ve badiou'de aziz paulus'un geri dönüşüne, oradan da carl schmitt ve john gray'in eserlerindeki siyaset-ilk günah ilişkisine ve mistik anarşizm geleneğine geçerek, imansızlar için bir imanın, inanmayanlar için inancın mümkün olup olmadığını inceliyor. kitabın son bölümünde ise slavoj zizek'le girdiği tartışmayı genişleterek şiddet meselesini ve şiddetsizliğin sınırlarını ele alıyor.
  1. aslında critchley bu kitabında genel olarak din ve siyaset olgularını ele alıyor. her iki kavramın ne kadar birbiriyle iç içe olduğunu anlatırken; aslında birbirlerinden ne kadar da ayrı olmaları gerektiğini tartışıyor. bu tartışmayı da din ve siyaset felsefesi kapsamında ilerletiyor ve bu konuda önemli düşünürler üzerinden değerlendirmeler ve çıkarımlar yapıyor.

    critchley aslında burada sekülerleşen ve sertleşen bir siyaset algısına karşı tepki olarak yeniden büyümeye başlan teolojik yönetim tutkusunu değerlendiriyor. her ne kadar toplumlar üstünde bir yapıt olsa da türkiye siyaset tarihini de anlamanıza yardım ediyor. kutsalın yönetimini ve sömürüsünü arka planlarına bağlı kalarak anlatıyor.

    dini motiflerle süslenmiş bir siyasal akım ya da partinin hangi koşullarda ve ne şekilde ayakta kalabileceğini ve din temelli söylevleriyle siyasal iktidarı ne kadar süre elinde bulundurabileceğini inceliyor. ikicil oluşumları tartışıyor ve düalist bir yapıda olduğumuz sanrısında ''sekülarizmin bir versiyonunu mu savunmalı, yoksa bir tür teizme dönüşü sessizce kabul mü etmeli?" sorusuna cevap arıyor. bu cevabı ararken rousseau’nun, "toplum sözleşmesi"ni didik didik ediyor. bu anlamda "sivil din" görüşünü de inceliyor. sadece rousseau için değil, hem siyasi hem de teolojik konularda önemli tez ya da anti tezleri olan diğer düşünürleri de ele alıyor; nietzsche,heidegger, derrida, levinas gibi.

    kitap aşağıdaki ana başlıklı denemelerden oluşmaktadır:

    1. ''oscar wilde ve vahşi hıristiyanlık''
    2. ''yurttaşın ilmihali''
    3. ''mistik anarşizm'',
    4. ''kendinizin değilsiniz: imanın doğası üzerine''
    5. ''şiddetsiz şiddet''
    6. ''inandığın gibi olsun''

mesaj gönder