1. 10-12 sene oncesinden bir ani...
    kış...işsizim... aslında part time bir işim var ama kiramı ödese karnımı doyurmuyor, karnım doysa üst baş açık kalıyor, o türden. ama ölesiye de gururluyum... çünkü başka bir şehirde yaşayan anam babamın her gün "bırak gel şu istanbul'u, gel yanımızda kal, iş de buluruz sana" sözlerine kulaklarımı tıkamış burnumun dikine dikine hani tam anlamıyla fakir ama gururlu yürüyorum gündüz gece.. yürüyorum zira part time işim sokakta olmamı gerektiriyor. ben de yürüyorum işte.. yağmur.. hem nasıl yağıyor mübarek.. yağsın aslında ben yağmuru severim de.. çizme su alıyor. ama nasıl su almak.. aslında çizme su almıyor su içinde yüzüyor ayaklarım. çizmenin görselliği var ama işlevi kalmamış. beşkitaş'ta mağazalar bakıyorum çizme ya da bot için.. ama o kadar param yok.. başlıyorum ağlamaya.. ama nasıl ağlamak. çocuk gibi hıçkıra bağıra.. babam arıyor tam o anda.. hissetmiş herhalde can babam canım babam. ee telefonu aglayarak açınca ben. noldu vs derken. karşılıklı ağlama ağlasma.. para yolluyor hemen. paranın hesaba geçmesini bir magaza ayaklarım çıplak, ıslak çoraplarım çizmelerimin üstünde bekliyorum. utanarak. hala ağlıyorum ama üzüntüden mi mutluluktan mı belli değil... bir çizme alıyorum kendime.. hayatımda satın aldığım en değerli nesnedir o çizme... paranın satın alabileceği herşeyden daha değerlidir benim için.. hatırladıkça iç burkar mı hem de nasıl burkar.. ama içim garibanlık kısmından ziyade babamı ağlatmama burkulur

mesaj gönder