1. adım atarak ilerlemek, gitmek..
    30 kusur senedir tam olarak öğrenemediğim, en temel becerilerden biri. kendimi bildim bileli düşerim, evet düşerim, takılırım, tökezlerim, yere çakılırım, bileğim burkulur... yeni tanıyan insanlar benle ilk düşme anı deneyimlerinde çok endişelenirler. "bir sey oldu mu? aman ah vah" lar gırla gider tabii zamanla bunun sonu olmadığını ve benim de hayatımı iyi kötü böyle sürdürdüğümü öğrenince artık bu durumu yok saymaya ya da kabullenmeye ve ben düştüm (yine) dediğimde "su içtim" demişim gibi kayıtsız ve doğal davranırlar. bense bu durumdan yarı şikayetçi yarı değil yaşar giderdim... ta kio'nunla tanisana kadar. kendisi de cevremdeki herkes gibi ilk düşme şahitliklerinde üzülmeler, endişelenmeler vs yasadı. ancak farklı bir şey oldu. bu adam ben dahil kimsenin yapmadığı bir şeyi yaptı. benim neden sürekli düştüğüm üzerine kafa yordu ve birgün tespitini sundu bana. sen biraz değişik yürüyorsun. yani efendim adım atarken ayagımı yerden cok az kaldırdıgım icin ( sürüyerek yürümeye ramak kalma hali) parmakların ucuna denk gelen bölüm mutlaka karsıdaki bir kaldırım veya engele takılıyor ya da carpıyor. yani aslında adam bana yürümeyi bilmiyorsun dedi ... ilk etapta cok kabullenmedim bu tespiti. ancak birgün tek basıma yürürken ara ara hatta sık sık ayagımdaki spor ayakkabının tabanının yere sürtünce cıkan sesle ve yere sürtünme kaynaklı tokezleme ile karsılasınca anladım ki adam haklı beyler... ben de tıpkı babam gibi ayaklarımı yere sürüyerek yürüyorum.. sevgili babamı cocuklugumdan beri cok noktada taklit ettiğimin farkındaydım ama adamın en boktan yönü olan komik yürüyüşünü de taklit ettiğimi farketmek pek hos olmadı hülasa... yani sorunu tespit ettik . sıra nasıl yürünürü öğrenmek kısmında. bu yastan sonra insanın yürüyüşü değişirmi acep?

mesaj gönder