1. "yollar uzun, memleket şartları çetin, ben artık gideyim." demeden ansızın gidiveren güzel insan.

    12-13 sene evvel programlarını ilgiyle takip ettiğim bir dönemde bir gece rüyama girdi. rüyamda bam teli ile bulunduğum şehre geliyordu ve memleket tabir-i caizse cumhuriyetin ilk yılları gibi aydınlıktı.

    hemen bir mail attım kendisine. liseli ve heyecanlı bir genç olmanın verdiği coşkuyla rüyamdan bahsettim.

    ve bana cevap verdi. "sevgili armathorielle" le başlayan, iyi günlere erişeceğimize olan inancından, hayallerimden asla vazgeçmemem gerektiğinden bahseden ve "sevgi ile kal" ile biten bir mail.

    ben hayallerimden vazgeçmedim ve sevgi ile kaldım. keşke o da daha fazla kalabilseydi...

    yaşamı ertelemek

    beni her ölüm etkiler.
    tanımasam bile üzülürüm
    yitirilmiş ümitlere...
    hiç gerçekleşmeyecek ideallere,
    yaşanmamış sevgilere üzülürüm...
    bu yüzden, korkarım yaşamı ertelemekten.
    ne yapılması, ne söylenmesi gerekiyorsa
    söylenmeli, yapılmalı.
    seviyorsanız, sevdiğinizi bugün söyleyin.
    sevdanızı bugün yaşayın.
    işinizde yapılacak ne varsa
    bir an önce yapın.
    yarın çok geç olabilir...
    bir anda bitebilir her şey.
    yaşamak için acele edin bence.
    kısa yaşanmışlıklar,
    yaşanmamışlıklardan daha iyidir.
    geriye dönüp baktığınızda "keşke"ler
    çoğunlukta olmasın.
    uzun vadeli hedefler için bile
    bugünden harekete geçmeli.
    yarınlar çok uzakta olabilir.
    daha okulda başlamıyor muyuz
    ertelemeye yaşamı?
    hep yarına yatırım, bu günü sonra
    yaşamacasına...
    "işe gireyim, sonra..."
    "evleneyim, sonra..."
    "çocuklar büyüsün, sonra..."
    "emekli olayım, sonra..."
    sonra...
    sonra...
    sonra...

    bu sürecin başında, ortasında,
    yaşam her an sona erebilir.
    sonrası olmayabilir.
    fedakârlıklar güzel ama unutmayalım:
    herkes kendi hayatını yaşar...
    ertelenen
    sevdaların
    bedelini
    ödemiyor yaşam.

    tayfun talipoğlu

mesaj gönder