• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (8.50)
burma günleri - george orwell
"bu ülkede bulunmamızın, hırsızlıktan başka bir nedeni olduğunu söyleyebilir misiniz? bu öylesine kolay ki. ingiltere'nin memuru, burmalı'nın kollarını tutar, tüccar da adamın ceplerini boşaltır. britanya imparatorluğu, ingilizlerin, daha doğrusu yahudi ve iskoç çetelerinin ticaret tekelleri kurmalarını sağlayan bir aracıdan başka bir şey değildir."
bu sözler, george orwell'in burma'daki ingiliz sömürgeciliğine bakış açısını yansıtıyor. kendisi de burma'da görev yapmış olan orwell, en başarılı yapıtı olarak tanımlanan burma günleri'nde, ingilizlerin bu sömürgedeki yaşamını ve yaptıklarını, yerli işbirlikçileri ve fırsatçıları, yerli halka insanca yaklaşarak imparatorluğun tutumuna karşı çıkanları, aşk, nefret, tutku çemberinde destansı bir anlatımla ele alıyor. burma günleri, ilk kez 1934 yılında amerika birleşik devletleri'nde yayınlandı. kitap ve yazarı hakkında herhangi bir dava açılmayınca, ertesi yıl ingiltere'de de basıldı. ama sömürgecilik dönemi sona erinceye kadar kitabın hindistan ve burma'da satılması yasaklandı ve okuyanlar hakkında yasal işlemler yapıldı. burma günleri, ingiltere'nin, üzerinde güneş batmayan bir imparatorluk olduğu dönemdeki politik ve sosyal yaklaşımını göz önüne sererken, romandaki karakterlerin işlenmesindeki ayrıntılı ustalıkla da orwell'in başarısını pekiştirdi.
  1. burma günleri - orwell
    bir insanlık dramı. orwell hayranı olan beni asla şaşırtmamış ve aklı, gönlü, fikri yenilenmiş ve canlanmış biri olarak bitirdiğim kitap!

    bir insan yalnızlığı, uzak bir coğrafyada bu kadar iyi anlatabilir mi? ve bunu yaparken sömürge ve sömürgeci ruhu bu kadar iyi resmedebilir mi?
    dahası sömürülen bir halk niye sömürülmeyi hak eder? sorusuna bu kadar iyi, gerçekçi ve objektif cevap verilebilir mi?
    acımasızca kendi ırkını burmalılara yaptıklarından dolayı eleştiren orwell, bir romandan daha fazlasıyla karşımıza çıkıyor.
    bir dönem yasaklanan bir kitapla bir dönemin portresini her devire çizmeyi başarabiliyor.
    ve her seferinde bana bu kitabı niçin bu kadar geç okudum, dedirtiyor.
    sömürge insanların ingiliz çizmeleri altında ezilirken, onlara yaranmak için giriştikleri oyunbazlıkları, fakirliği, mecburen düşmüş sefil kadınlığı, bir ırkın bencilliği ve kibirliliğini tarihin gerçek gözleri orwell'den okumak isterseniz, burma günleri çok iyi bir seçim.
    herşeyiyle uzak doğu orwell gibi bir keline ressamının elinden okunmalı değil mi?

    !---- spoiler ----!

    daha okulunu yeni bitirmiş kaba gençlerin, ak saçlı hizmetkarları tekmelediklerini görürsünüz. kendi vatandaşlarınıza duyduğunuz nefretle yanıp tutuştuğunuz, bütün imparatorluğu kana boğacak bir yerli ayaklanmasını özlediğiniz anlar gelir. ve bunda onurlu bir yan yoktur, pek içtenlik bile yoktur. çünkü, au fond (aslında), hindistan imparatorluğu bir despotluksa, hintliler sömürülüyorsa, onlara zorbalık yapılıyorsa bu sizin umrunuzda mı? sizin tek aldırdığınız şey, özgür konuşma hakkınızın elinizden alınması. siz, despotizmin yarattığı bir ürünsünüz.

    avrupalı bir hintliye zarar vermesin. bu ona - neydi o çok sevdikleri söz- prestij sağlar.

    hiç bir avrupalı kanıtlara aldırmaz. bir adamın yüzünün rengi siyahsa, kuşku yeterli kanıttır.


    !---- spoiler ----!

    o kadar kitap, o kadar kahraman varken, ben en çok flory'i sevdim. ( burma günleri- orwell )
    flory...
    yüzünde kocaman masmavi bir doğum lekesi ile doğmuş, insanlara ilkin yüzünün o tarafını göstermeyi göze alamayan, alaca karanlığı bir kadınla konuşmak için uygun bulan içli, hisli kahraman!
    hiç yaşamadığın için böyle sevilesi bir karaktersin! hiç olmadığın için bu kadar iyi kendinle yüzleşiyor ve eksik taraflarını acımasızca eleştirme gücünü kendinde bulabiliyorsun!
    ve ne acı kitapta bile kendi hayatına son verip aramızdan ayrılıyorsun.
    dünyada ruh eşi denen bir şey varsa flory, sen benim için öyleydin. o sığ elizabeth ile mutlu olmanı çok isteyerek, dileyerek okudum kitabı. gerçek sevgi sevdiğinin iyiliğini ister çünkü!

    seni okuma aşkını, kitap sevgini, etnik bir oyun izlerken bulduğun sevinci, kendime çok benzettim. olabilseydi bir masa başında seninle okuduğumuz kitaplar üzerine ne güzel konuşabilirdik.
    flory!
    ölümün okurun yüreğinde koyu, karanlık bir gölge ve hiç ışık görmeyecek!

    !---- spoiler ----!

    dünyada, hiçbir zaman sahip olamayacağınız bir kadını arzulamaktan daha aşağılık, daha onursuz bir şey var mıdır?

    bence okumak çok harika bir şey. kitaplar olmasaydı yaşam neye benzerdi. bu öyle...öyle... "bu öyle kişisel bir cennet ki..."

    !---- spoiler ----!

mesaj gönder