1. yaşadığımız devrin gerçeklerine uzak düşünce yapısı içindeki zihnin ürettiği sorudur.
    neden - sonuç ilişkisi içinde süregelen bir tarih sarmalı mevcutken, devletlerin halklarını bir arada tutmak için her yolu denedikleri aşikar iken gereksiz sorudur.
    uzun dönemler boyunca din olgusu ile bir arada tutulan teba ve oluşturduğu devlet yapısı son yüzyıllarda milliyet ve kültür birliği düşüncesi ile bir arada tutulmaktadır. fakat bu durumun bir noktadan sonra baş edilemez hale geldiğini söylemek gerekir.

    son yüzyılın 2. yarısı ve içinde bulunduğumuz asırda artık yönetimler kendi milli düşüncelerini ve kültür üstünlüklerini yayma adına her yolu deneyip uygular hale geldiler. tabi ki her devletin üslubu bu noktada ayrışır. malum devletlerin afrika'da, hindistan'da, güney amerika ve dünyanın birçok yerinde gerçekleştirdikleri işgaller bunun en önemli örneği olmalıdır. her şeyden önemlisi ise bu devletlerin kendi dillerini dünya diplomasisinde geçerli dil olarak kabul ettirmeleri kendi milletlerini ve kültürlerini yücelttiklerinin bir kanıtı olmaz mı ?

    işgaller ile birlikte kendi dillerini evvelce hür olan bölgenin halkına dayatmaları, güç kullanmaları, ibadet hürriyetini ve daha birçok insan hakları ihlallerini uygulamaları yeterince açıklayıcıdır.
    aynı yöntemi kendi tebası içindeki farklı milletlere uygulayan sovyet rusya bu noktada diğer kuvvetler ile benzeşir.

    bunlardan farklı olarak ise devrin en yetkin kuvveti, giyim, tv, internet, dizi, kitap gibi insanların sosyal mecralarına hakimdir. yaşam tarzlarına, aile ilişkilerine ve hatta düşüncelere dahi yön verme ve kendi kültürünü yerleştirme amacı güden amerika devleti ise en uzun fakat en kalıcı kültür asimilasyonunu sağlamıştır.

    bizler ise olmayan geçmişin üzerinden bir halkı ve devleti bir arada tutma çabası içinde değiliz. zaten var olan ve yüzyıllar boyunca tekrar eden başarı üzerine bir yüksek kültür amacı devlet düşüncesinde yer etmiştir. bahsedilen başarı, bildiğimiz tarihi kayıtlar ve daha birçok bilgi; tarih yazma geleneği olmayan türklerden değil avrupa, iran, arap ve çin kaynaklarındandır.

    dünyanın geleceğini belirleyen devletlerin yukarıdaki metotlarla kendi halklarına yücelik duygusunu kabul ettirip, farklı milletler üzerinde eylemlerde bulundukları açıktır.
    filhelenizm ile avrupa kendisini yüksek antik yunan kültürüne dayandırmış ve tebasını bu düşünceye inandırmıştır. bu akımla geliştirilen düşünceler direk olarak devlet politikalarında belirleyici olmuştur, 18. yy daki devlet politikaları modern toplum düşünce yapısının temelini oluşturmuş ve avrupa'da helen kültürüne gelen övgüler artmıştır.

    bütün dünya her an farklı siyasi düşüncelerden etkilenip farklı politikalar üretirken, bu kadar kapsamlı olması gereken bir konu neden sadece türklere indirgenir merak ederim doğrusu.

mesaj gönder