1. damak zevkine tercihe göre markası değişir. kimisi için tombul şişe efes, kimisi için tuborg gold, kimisi için ithal markalardır. bira, viski, rakı, puro vs. vs. keyiftir. nasıl keyif alıyorsan öyle içersin. ama mümkünse yıllardır denene denene oluşan en iyi içim şekillerini, tavsiyelerini öğrenip bir deneyin, beğenmezseniz sonra yine kendi zevklerinize göre devam edin.

    bira için, hele hele iyi bira için köpük önemlidir. köpük biranın ısınmasını engellediği gibi bir de aromalarını muhafaza etmesini sağlar. örneğin guiness' in o muazzam köpüğünü sağlayabilmek için baya bir emek harcanmış rivayetlere göre. ancak guiness düşük alkol oranıyla pek tercihiniz olmayabilir. amsterdam yüksek alkolü ve kolay içimiyle kafa yapsın diyenler için biçilmiş kaftandır. ne var ki çok tatlıdır, dolayısıyla ısındığı anda baya bayar, içilmez. benim tercihim heineken olur ama onun için de hollanda da ''bira içersin, heineken işersin'' derler. heineken klasik tarifle üretilir, içinde ekstra şeker olmadığı gibi corona misali pirinç falan da bulunmaz. corona demişken şişenin ağzında bir dilim limonla servis edilir ancak bunun sebebi limonla güzel gider mantığı değildir ki corona ile başlayan bu olay şişe benzerliğinden dolayı olsa gerek miller' a da sirayet etmiştir. bu şişe ağzına limon meselesi tapas geleneğine dayanır. latin amerika' da birahanelerde dolaşan sinekler sıklıkla bardakların içerisine düşermiş. bu sebeple bardak züerine tabaklar koyulmaya başlanmış. bu gelenek alıp yürüyünce zamanla tabakların üzerine alkolün yanında iyi gidebilecek hafif atıştırmalıklar eklenmiş. tapas geleneği de böyle doğmuş. hıncal uluç' un bir yazısında okumuştum bunu. başka bir yazıda da başka meyve parçalarının ya da soğuk etlerin(salam, jambon gibi) bnu şekilde tadımlık verildiğini okumuştum bira ile beraber.

    vedat milor' a kulak verecek olursak kendisi bir kez türkiye' de kokoreç yerken ''bunun yanında en güzel bira gider ama bizim ülkemizdeki biralar leş maalesef'' demiştir. bir başka programda da yurt dışında bir mekanda midye bira yaparken bizim ülkemizde iyi bira yok maalesef demiştir.

    ben kendi adıma evde içecekken leffe brune tercih ederim. dışarıda 20 tl yazıyorlar buna. bira lan bu bira! 20 tl nedir lan! eminim belçika da 3 4 dolar bile yoktur bunun fiyatı. o yüzden dışarıda tercihim fiyatına göre carlsberg, miller ya da tuborg. kendi adıma fıçı bira sevmediğimden hep şişe söylüyorum. efes dark da yüksek alkolü ve kolay içimiyle sevdiğim bir biradır ama bayadır içmedim, görmedim de açıkçası.

    duvel de yine dışarıda içilmez, pahalıdır ama çok yüksek alkol oranıyla kafa olmak isteyenlere önerilebilir. bir de leffe' nin yine hayvan gibi alkollü bir türü var ve yine uçuk fiyat. yalnız onu sevmiyorum, çok baharatlı bir tadı var. her ağustosun ilk cuması da dünya bira günüdür ayrıca. bir dönem 3 arkadaş şöyle bir hesap açmıştık da sonra ilgilenmedik, şifreyi de unuttuk, kaldı böyle; https://www.instagram.com/p/6Dniy9vg18/?taken-by=biraografi

    bira ile ilgili güzel bir sözle bitirelim madem;


    Bira Tanrı' nın bizi sevdiğinin ve mutlu olmamızı istediğinin bir kanıtıdır. (Benjamin Franklin)

    edit: bir arkadaş bu entry ile ilgili mesaj atmıştı, okudum ancak okuyup sildim yanlışlıkla ve nickini hatırlamadığımdan cevap ayzamıyorum. Bu notu görürsen tekrar yaz dostum lütfen.

mesaj gönder