• izledim
    • izlemek istiyorum
  • youreads puanı (7.60)
koca dünya - reha erdem
ali ve zuhal'in yetimhaneden bu koca dünyaya ilk adımları suç işleyerek olur. böylece insanların arasında yaşama şansları kalmaz ve sığındıkları orman ikisi için ıssız bir adaya dönüşür. "medeni dünyadan" kapı dışarı edilen iki genç tüm bir insanlık hikayesini başlangıç çizgisinden yeniden yaşamaya başlayacaktır.
  1. galası 2016'da venedik'de yapılmış ülkemizdeyse 2017 nisan'da vizyona girmiş, iki gün önce de başka sinema kapsamında izleyiciyle tekrar buluşmuş bol ödüllü ve elbette yoğun metaforlu reha erdem yapımı film.

    filmi izlerken bir yandan sürekli kadraja alınan hayvanlara, onların mitolojideki karşılıklarına ve her fırsatta verilen sembollere anlam yüklemeye çalışırken diğer yandan the lobster - yorgos lanthimos, antichrist - lars von trier havasının nasıl bu kadar baskın olabildiği sorusuyla boğuştum. epey de yoruldum. ilk izleyişimde filmde kesinlikle göndermeler var, bu kadarı tesadüf olamaz diye ne kadar düşünsem de reha erdem verdiği röportajında eserin tamamen bağımsız bir yapım olduğunu, hiçbir şekilde gönderme barındırmadığını ve filmin tek başına düşünülmesi gerektiğini vurgulamış. yine de filmin neredeyse yarısı kafamda the lobster'la birlikte devam etti benim. ikinci izleyişimde ayrı tutmaya çalışarak izledim, daha incelikli geldi elbette. şu ana kadar hiçbir yerli yönetmenin filminin etkisinde bu kadar kalmamıştım, hiçbir yerli film beni bu kadar içine çekip, sonunda sersemletmemişti. diyaloğa gerek bile duyulmadan binlerce şey anlatabilen ve estetik açıdan neredeyse zirvede olan kusursuz o kadar çok sahne vardı ki, bir noktadan sonra yok, bu kadarı olamaz noktasına getirdi beni.

    kosmos - reha erdem'i izledikten sonra reha erdem'in psikanalizi sinemaya uyarlama konusunda ne kadar başarılı olduğuna ikna etmiştim kendimi; koca dünya'yı izledikten sonra da sembolizmi ne kadar ustaca kullandığına ve bu yolla varoluşçuluğu ne kadar net verebildiğine ikna oldum. filmde metropol yaşamı tehlikeyi ve kargaşayı -izlediğiniz esnada bile yorabiliyor- temsil ederken; doğa apaçık güveni ve huzuru sembolize ediyor. oyuncuların metropolde yüzünden eksik olmayan endişeleri, ıssızda sıcacık gülümsemelere dönüşüyor çoğu yerde. oyuncular demişken, tereddüt - yeşim ustaoğlu filminde kendini kanıtlayıp altın portakal'a doymuş ecem uzun elbette muazzamdı. yalnızlığını paylaştığı ölüyle olan sahnesinde oldukça vurucuydu özellikle.

    velhasılıkelam incelenebilecek her yönden tatmin edici bir başyapıt koca dünya. umuyorum, böyle filmlerle gururlanmaya devam edebiliriz.

    !---- spoiler ----!

    keşke hep yanımda kalsan. keşke hep kum-kum olsan.

    !---- spoiler ----!

mesaj gönder