1. geçen ay bugün, bu saatlerde, iş yerime yalan söyleyip şehirler arası yolculuğumun son durağı olan ankara'daydım. hatta tam şu an, şu saatte sıhhiye'de olmalıyım. metrodan inip kocaman iki buçuk gün kalacağımız otele gidiyorum. bir gece önce pansiyon ayarlayıp, betmen (ondan bu şekilde bahsederim) "neden otelde kalmıyoruz" diye sorana kadar 'hakikaten, neden otelde kalmıyoruz' diye düşünmemiş olmama şaşıyorum.
    geçen ay bugün, bu saatlerde hayatımda ilk kez (bkz: dr. pepper) içmenin mutluluğunu da yaşadım. sonra dedim ki "relativity theory is so romantic, and so sad" (bkz: steins;gate)
    ankara çok sıcaktı ama odamız buz gibiydi çünkü o iflah olmaz bir adanalıydı ve onun için odayı soğutmak benim için bir elzemdi. zira ilk intiba önemlidir.
    geçen ay bugün, ilerleyen saatlerde kapıyı çaldı, içeri girdi, yıllardır görmemişim gibi sarılıp öptüm. geçen ay bugün, ilk kez öpüştük, yıllardır görüşmemişiz gibi seviştik, biriken her şeyi konuştuk, kahve içtik ve çizgi film izledik.
    geçen ay bugün, yıllardır ilk kez aşık oldum.
    ama bir ay sonra bugün, onu arayamıyorum bile, ne zaman yazmak istesem hep bir şey çıkıyor ve "yazma" diyor. yazmıyorum. işaretlere inanır mısınız? ben inanırım. ama hep yanlış yorumlarım. yirmi gün sonra istesem de ulaşamayacağımı bile bile işaretler yazma dediği için yazmıyorum.
    ben, dev aşık oldum. ama bunu kimseye söyleyemiyorum.
    geçen ay bugün ben, yıllardan sonra ilk kez aşık oldum sanırım.
    ve bugün, kendi kontrolümü kaybetmemem için en iyi taktiğin bazen teslim olmak gerektiğini öğrendim.
    izumi

mesaj gönder