1. türk milleti bağımsız devletini kendi canıyla, kanıyla, emeğiyle kurmuştur. hiçbir emperyalist devletin kucağına oturarak uydu devlet olarak kurulmamıştır. tabii ki kurtuluş savaşı sırasında sovyetlerle iş birliği yaptığı noktalar vardır, sonrasında fransızlarla anlaşma imzalamıştır. ancak bunların nedenleri ve sonuçları ıkby'nin durumu ile asla mukayese edilemez. aksini düşünmek tarih bilmemektir.

    ulus devletlerin yok olacağı tezi, ciddi bir tez. benim de beklediğim bir son uzun vadede. ancak şu anda ulusların, ulus devletlerin emperyalizme karşı direnebileceği, kendini gerçekleştirebileceği daha iyi bir alternatif yok mevcut yapılarından başka. belki 100-150 sene önce bu mümkündü ama soğuk savaş'ın bitişiyle tarih bambaşka bir noktaya doğru akmaya başlamıştır.

    genişletilmiş orta doğu ve kuzey afrika projesi, imparatorluktan ulus çağına geçişten sonraki en büyük dönüşümlerden birini sahneye koymak için planlanmış bir yol haritasıdır. ulus devletlerin zaten ikinci dünya savaşı sonrasında çatırdamaya başlamasıyla ve sooğuk savaş'ın sona ermesiyle yeni bir düzene sokulan dünyada ulus devletlerin paramparça edilmesi için çizilmiş bir plandır. bu plan üniter yapıdaki devletleri daha küçük parçalara ayırmaya, daha fazla ülke kurmaya odaklıdır. bu aşamada bu planın parçası olan referandumları, bölünme eylemlerini desteklemek hangi mazlum milletler anlayışına sığar? hangi anti emperyalist dünya bakışına uyar?

    kürtler, milliyetçi hislerle bu referandumu destekleyebilirler. makul ve mantıklı bir durumdur. ancak anti emperyalizmden dem vurup, bunun adına solculuk diyerek referandumu destekleyenler hangi bakış açısıyla emperyalizme hizmet etmemiş oluyorlar, anlayamıyorum. self-determinasyon hakkı, ulusların kendi kaderlerini tayin hakkı değil miydi? israil'in, abd'nin tayin edeceği, yön vereceği gelecek nasıl "self" determinasyon oluyor?
    ae

mesaj gönder