1. turk egitim politikalarinin sorunlarini cesitli basliklarda yazmistim. madem boyle bir baslik acildi buraya da yazayim.

    oncelikle zeki insanlarin baska meslege yonelme egilimi olmasi ve egitim fakultelerine dusuk zekali (!) kisilerin gitmesi seklinde bir arguman olmaz, olamaz. cunku ulkemde universitelere yerlestirme zeka puani ile degil merkezi sinav sistemine gore oluyor. simdi oturup size zeka tanimlari ve olcme methodlarini listelerdim ama bu basligin konusu degil.

    kaliteli ogretmen kimdir peki? bilgiyi karsisindakine aktarabilen, bireysel farkliliklara gore hareket edebilen ve bilgiye nasil ulasilmasi gerektigini bilen, pedogojik yaklasimlara hakim ve kendini degisen dunyada guncel tutabilen kisidir. nasil kaliteli ogretmen olmasi gerektigini universitede ilgili fakultede ogrenir ve mezun olur. mesleginin ilk gununden baslayarakta egitimi devam eder.

    ulkemde kaliteli ogretmen yetisiyor ve yetismeye devam ediyor ama universitelerimizin egitim kadrosu bu kaliteli egitimciyi yetistirecek altyapiya sahip degil. egitim politikalari okul ve universite arasindaki baglantiyi saglayamadigindan okullardaki degisimi egitim hayatinda farkina varmadan yetisiyor egitimciler. yani mufredati okula girince ogreniyor. egitim fakultelerinde hala tepegoz ile teknoloji tanitimi yapiliyor, okula gelince akilli tahtaya baka kaliyor kaliteli(!) ogretmen.

    kisaca kaliteli ogretmen yetismiyorsa yetistiren kurumlarin guncellenmesi ve egitim politikalarindaki iletisim bozuklugunun giderilmesi gerekiyor.

mesaj gönder