1. tarkovsky'nin bahsettiği haiku;

    "japon şiirinde görüntünün asıl anlamına en ufak bir gönderme yapmaktan kesinlikle kaçınılması, görüntünün anlamını tıpkı bir bulmacada oldugu gibi yavaş yavaş deşifre etme zorunlulugu beni her zaman çok etkilemiştir. haiku görüntülerini öyle bir tarzda “besler“ ki, aynı zamanda hem kendinden başka hiçbir şey degildir hem de birden çok anlam barındırır, öyle ki en sonuncusunu yakalamak imkansızdır. bunun anlamı şu: görüntü kavramsal, spekülatif bir kalıba ne kadar az sokulursa asıl amacına o kadar çok yaklaşır. haiku okuyucusu, doğada kendini kaybettiği gibi şiirde de kendini kaybetmeli, şiire dalmalı, altı ve üstü olmayan uzayın derinliginde kaybolmalıdır.

    lşte bascho'dan bir haiku örnegi:

    kuytu bir göl
    bir kurbağa zıplayıp daldı
    sessizlikte fısıltılar.

    ya da:

    çatıları örtmek için kamışlar kesildi
    unutulmuş otların üstüne
    sessizce duşen karlar.

    ya da:

    bu atalet nedir?
    bugün beni zor uyandırdılar...
    ilkbahar yagmuru kulaklarda çınlıyor.

    nasıl da basit ve kusursuz bir gözlem!

    nasıl da disiplinli bir düşünce! bu ne zevkli bir hayal gücü. bu dizeleri bu denli güzel kılan, sonsuzluga karışmadan önce yakalanabilen anın tekrarlanamazlığıdır.

    japon şairleri, yalnızca üç gözlem noktasından hareketle gerçeklikle olan ilişkilerini ifade edebilmişler. yalnızca gözlemlemekle kalmamışlar, hiç sabırsızlık göstermeden ve kibirliliğe kapılmadan bu ilişkinin sonsuz anlamını bulmaya çalışmışlar. zaten gözlem ne kadar iyi yapılırsa o kadar benzersiz olur. ayrıca, ne kadar benzersiz olursa. görüntüye o kadar yaklaşır. dostoyevski'nin bir keresinde demiş oldugu gibi, hayat insanlarının tahmininden çok daha harikadır."

    mühürlenmiş zaman - andrey tarkovski
    sayfa 92, çeviri (almanca'dan türkçe'ye): füsun ant,
    agora / 2007

    (*:bascho diye bahsedilen kişi matsuo başo'dur)

mesaj gönder