1. bunu okuyup bana tepki gösteren eminim çok insan olacaktır. zira feminizm savunucusu pek çok insan var. feminizm bir eşitlik arayışı, bir hak savunma şekli olarak görülüyor fakat maalesef ki olay öyle değil. feminizm tamamen sanayi devrimiyle ortaya çıkmış bir düşüncedir. bilindiği üzere sanayi devrimiyle birlikte artan pazar talebini karşılamak için üretim de aynı şekilde hızlanarak arttı. üretimi arttırmak için de elbette daha fazla çalışana ihtiyaç duyulmaya başlandı. fakat üretime katılan kitlenin çok büyük bir kısmını erkekler oluşturuyor, kadınlar genellikle ev işleriyle uğraşıp çocuklarına bakıyordu (elbette kadınlar da çalışıyordu fakat çalışanların çok büyük kısmı erkekti). haliyle fabrikalar yeterince işçiyi bulmakta zorluk yaşadığı gibi, iş gücü yüksek olduğundan kişi başına daha fazla maaş ödemek zorunda kalıyorlardı. çalışabilecek daha fazla insan olursa memnun olmadığı birini rahatça işten çıkarabilir, şartlarına uyan başka birini daha rahat bulabilirdi. bunu arttırmanın en basit yolu ise kadınları evlerinden çıkartmaktı. peki bu nasıl yapılabilirdi? elbette "erkekler ve kadınlar eşittir. erkeklerin yaptığı her şeyi kadınlar da yapabilir" tarzı sloganlarla kadınları da çalışmaya teşvik ederek. pazusunu sıkarak "we can do it" diyen kadın afişini bilirsiniz. feminizmin çıkış noktası tam da buraya dayanmaktadır yani. daha da büyümek isteyen kapitalist fabrikatörler, daha fazla işçiyi daha az maliyetle çalıştırabilmek için böyle bir şeyi ortaya çıkardılar ve gayet de etkili oldu. kadın-erkek eşitliğini "onların yaptığı her şeyi biz de yaparız" düşüncesi içine sıkıştırdılar. halbuki olay yalnızca bundan ibaret olamaz. "kadın çalışmasın, evinde otursun çocuğuna baksın" demiyorum elbette (hülya avşar muamelesi yapmayın bana şimdi). ben de kadınların ekonomik özgürlüğünün olmasından yanayım. aksi bir durum hiç de hoş bir tablo ortaya çıkartmaz. fakat çalıştığı için çocuklarıyla yeterince ilgilenmeyen annelerin olduğu da bir gerçek. bunun eksikliğini çok fazla yaşayan arkadaşım var. en basit örneklerden biri çocukluk arkadaşım. kardeşi olunca annesi doğum izni almıştı. çocuk 2 hafta okula gelmemişti. "ben annemi hiç evde göremiyorum, o evdeyken ben okula gelemem" demişti. bu tarz durumların yaşanmaması için çocuklu kadınlar için çalışma saatleri daha farklı düzenlenebilir. çünkü her ne kadar kadınları iş hayatında daha fazla görmek istersek isteyelim, evdeki görevleri azalmıyor. erkeklerle eşit sürelerde çalıştıktan sonra eve dönünce temizlik, yemek, çocukların bakımı gibi işler yine kadınların üstüne kalıyor. fakat bu alanda kimsenin bir şey yaptığı yok. maalesef günümüz feministlerinin tek düşündüğü cinsel özgürlük, bacak tüyü uzatmak gibi konular oldu. ilk başlarda kadın haklarını korumakla uzaktan yakından alakası olmayan bir akımın ileride de kadın haklarını savunmasını zaten bekleyemezdik. kadın-erkek eşitliğini savunuyorsanız gerçek sorunlara, gerçek problemlere kafa yormalısınız. göstermelik şeyler yapıp slogan atmayla maalesef bir yere varılmıyor.
    jimi

mesaj gönder