• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (8.68)
küçük prens - antoine de saint-exupery
antoine de saint-exupéry tarafından new york’ta bir otel odasında yazılan küçük prens yayımlandığı günden bu yana milyonlarca insanın kalbini fethetmeye devam ediyor. küçük prens’in yaşadıklarını anlıyor, kırgınlıklarına üzülüyor, söylediklerine hak veriyoruz. gezegenindeki çiçeğiyle pek anlaşamadığı için biraz uzaklaşmaya karar veren, yolculuğu sırasında dünya’ya da uğrayan küçük prens sahra çölü’nde bir pilotla karşılaşır. işte olan biteni de bu pilot anlatır bize. kimdir küçük prens, neden sürekli sorular sorar, çiçeğiyle neden anlaşamamıştır, gittiği diğer gezegenlerde kimlerle karşılaşmıştır ve neler öğrenmiştir? bu öyküyü dinlerken küçük prens’in yaşadıkları ve öğrendikleri sayesinde hayatımıza tekrar bakıyoruz ve yaşamı anlamlandırmada ‘ne kadar da büyüdüğümüzü” görüyoruz.
  1. sayfaları yenilerken karşıma küçük prens çıkınca yazma vakti gelmiş demek, dedim. küçük prens’in yaratıcısı, otuz beş milyon insanın hayatını kaybettiği bir savaş ortamında yaşamıştır. yaşadığı bu durum içinde kendisine karşı yaptığı bir eleştiridir, çocuk kitabı olarak bildiğimiz şu küçük prens.

    savaş başladığında almanya fransa’yı iki haftada işgal ediyor. bu nedenle antoine de saint-exupery, abd’ye gider. 31 temmuz 1944’te uçağı marsilya’da düşer. kitap ise 1943’te yayımlanmıştır. uçağın düşüşünden bir yıl önce. antoine de saint-exupery, savaşta yaşadıklarını masallaştırarak anlatsa da, yazarın distopyasıdır. ayrıca şunu da söylemek isterim; küçük prens, kitabın her bölümünde bir gezegene gider. gittiği gezegenden ulaştığı dersle dönmesi, dante’nin ilahi komedya’sındaki cehennem ile benzeşir. hatta özdeştir diyebilirim.

    kitabın içeriğine gelecek olursam, kapitalizm eleştirisi yapar antoine de saint-exupery. sistem içinde bir gün sermaye sahipleri tarafından yutulacağızdır anlattığı. özellikle çizdiği eskizlerin anlaşılamaması kapitalizmin bizden ne beklediği üzerine tokat gibi yanıttır. kitabın adı özellikle “küçük prens” olması rastgele değildir. yazar kendi “küçük” dünyasının “prens”idir. bunu öğrencilerime anlattığımda inanılmaz şaşırmışlardı. çoğu da çocuk kitabı olduğu konusunda ısrarcıydı. kalıplaşmış öğretiler ile bana karşı çıkışları çok mutlu etmişti. öğrencilerimin bildiği yanlışları temize çekmek için anlattıklarım, bir gün mutlaka bir başka yerde eleştirel çıkış olacaktır.

    özellikle eserde yer alan “koyun” metaforuna değinmek istiyorum. koyunun konulduğu kutu, antoine de saint-exupery'in çocukluk hayallerini saklayan kutudur. aynı zamanda koyun kutunun da kendisidir. küçük prens’in koyuna seslenişi, bir çağrıdır. ancak bu çağrının boşluğa mı, kendisine mi olduğunu hâlâ bilmiyoruz. en azından ben, cevabı bulamadım. koyunlar çiçekleri yemeseydi bu kadar savaş olmazdı, anlamını da çıkarabileceğimiz bu güzel kitabın var oluşu ağır bedel ödetir. bedeli ödenmiş bir yaşamın yankısıdır.

    eserde yer alan birçok imgelem var. her biri ayrı bir düşünceyi, ayrı bir görüşü belirtir. bildiğimiz dışarıdan gördüğümüz şeyler değil de, göremediklerimizdir metnin altında yatan gizler. yetmiş yılını doldurduğu için bütün yayınevlerce basılması ne kadar eleştirilse de, eleştirinin baskı adetinin çokluğu üzerinde olması üzücü. yapılan çevirilerin özensizliği üzerine de söylenecek pek çok şey var. özellikle edebiyat camiasından küçük prens ile ilgili yazılanlar git gide bayağı, tek düze, aynı çemberi döndüren cümlelerden oluşmuş olması da bir dert. öğretmenlere ne diyebilirim ki…

    diyeceğim şu ki; ne çocuk kitabıdır, ne masal kitabı. ayakkabınızın burnunu tozlandıran topraklar üstünde, yaşama ve kendinize karşı yapabileceğiniz eleştirinin en güzel örneğidir.

mesaj gönder