1. insan apolitik olmamalı. herhangi bir politik olaya karşı tavır sahibi olmak ile, ona bir siyasi eşgüdümle yaklaşmak ayrı şeyler. diyojen'in birini gösterek tavuğa doğru "dikkat! bir insan" diye bağırması bile belli bir tavrın sonucu. bir yanda kuşlar çiçekler bir yanda bozuk bir düzen varken, insanın birini seçmesi de zorunlu değil. yani mesela, kendi adıma diyeyim, ben isterim ki insan güzellikten umuttan bahsetsin ama yanlış giden şeylerin de farkında olsun. ama bu farkındalık dünya pis insanlar bozuk'tan öteye gitsin. kendi etiği, tarihsel gerçeklik ve olayları sislendirmek için değil uygarlık ve insan doğasına daha derinden bakabilmek için varolsun.

    mesela ferdinand vurulana kadar ticari ve siyasi ortamın uyurgezer bir hava ile dolaştığını düşünmesin, belli siyasi çatlakların o güne kadar biriktiğinin farkında olsun. ya da bir toplumun gidişatı hakkında uzun uzun kelamlar edecekse o toplumun bi son otuz yılın farkında olsun az çok. edebiyatını okusun, inanç yerlerini bilsin, geleneklerine aşina olsun. sevgiliden bahsedilsin ama sevmeyi yalnız tek bir şeye indirgemesin. stereotip etiketlerle bogusmaktan korkuyor, utanıyor diye mesela adalar'daki at ölümlerine susmasın, hasankeyf'e susmasın, doğa katliamına, kültür kıyımına, çocuk ölümlerine, işgallere susmasın. bu dünyayı değiştirmeye elbet gücümüz yetmeyebilir, ama yanlış olanı söylemeyi de kendimizden esirgersek halimiz nice olur.

    umudu en karanlık yerlerden çıkarmak gerekiyor. soğuk savaş döneminde distopik bir gelecek kurduktan sonra buna ilaç olarak propagandası yapılan antikomünizm ne ise, şu an ki siyasi cehennemde, olaylardan uzaklaşmanın cevabını apolitiklikte bulmak o. ve bu çok çirkin, kolaycı, bir hareket. ne demişti camus:
    ne komünizmin felsefesiyle ne de bunun pratik etiği ile düşünce birliği içindeysek de esin kaynağının ne olduğunu, açıklanmayan hedeflerinin neye yönelik olduğunu bildiğimiz için politikada antikomünizme şiddetle karşıyız.

    felsefe yalnızca soyut bir alana giriş izni olan akademisyenlere ait olmadığı gibi, en azından politik bir tavır sahibi olmak için de bir siyasi partiye, örgüte ihtiyaç yok.

    rilke'nin en çığlıklı mektuplarından biriyle bitirelim;

    "...olanlara dayanamayan bir tek kişi yok mu ki, çıksın, bayraklarla süslenmiş bu gerçek dışı kentin göbeğinde sabahlara dek haykırsın ve "çağrıya" aldırmasın!"

mesaj gönder