1. kuranı kerim'in en büyük misyonunu kendi çağında ortaya koyduğunu tahmin ediyorum dolayısıyla o kitabın tarzı da o çağa uygun olarak bugüne kıyasla kabadır diye düşünüyorum. ve elbette -koşullarına uygun olarak- en çok erkeklere sesleniyor. tarihsel koşullar ve peygamber muhammed'in yaşadığı olaylar bağlamı içinde samimi olarak, açık yüreklilikle değerlendirilmesi gerektir. o zaman taşlar yerine oturur.

    herkesin dini kendine ama ben dünün panteisti, agnostiği olarak bugün müslümanım çünkü aklın yolu bir...
    hurilere, nurilere takılacağınıza başka şeyleri de dikkate almak lazım:
    *kuran'da faiz yasaktır, yani bugün paradan para kazanıp dünyayı sömüren bütün o spekülatörlerin ayağını kaydıracak bir yasak var. uygulanabilirse eğer. diğer taraftan güya tanrı'nın sözü olan eski ve yeni ahit, başka kavmi kazıklayabilirsin diyor, kuran'da böyle bir şey yok.
    *kuran'da hırsızlığa da tahammül yok. gerçek veya mecazi ama ''elini kesin'' diyor, gerçekten de mesela yarından itibaren yapılacak her hırsızlığın elini kesseler iyi olmaz mıydı. toplum temizlenmez miydi. bir düşünün.
    *kuran'da alkol ve domuz eti gibi zararlı olduğu kanıtlanmış, kabul görmüş şeyler de yasak. yani sağlıklı yaşam var, namaz var. adamlar 5 vakit- doğru veya yanlış- namaz kılıyor, her gün. böyle bir inanç yıkılabilir mi. ve böyle bir adam 60 yaşında da olsa bir alkoliğe vurdu mu indirir mi indirir.
    *kuran'ı benimseyen bir milletin nüfusu artar, er ya da geç dünyaya egemen olur, bunu görüyoruz artık.

    bugünkü müslümanlar salak diye muhammed'in sıradan bir kişi olmadığını mı reddedeyim. bunu marksist-bolşevik (marksist olduğu için de doğal olarak materyalist, ateist bir kişi olan) hikmet kıvılcımlı da kabul etmiştir ve kuran'ın marksist çözümlemesini yapmıştır. kaldı ki dün de avrupa salaktı, ibn rüşd endülüs'te cerrahiye çağ atlatıyordu.

    öte yandan, kuran'da bazı şeyler çevrimenler tarafından çarpıtılmıştır (en bilineni ''kendinizi asın'' diyen çeviri hatası), hatta en başından beri değiştirilmiş şeyler bile olabilir. sonuçta bu kuran'ı muhammed kitaplaştırmadı, sonradan kitaplaştırıldı. bunları da reddetmiyorum. bazı hadisler ise zaten uydurma diye bağırıyor ama terazinin diğer tarafında islam'da ortada bir metodoloji, bilgiler ve gerçekler yığını var. bir taraf ''deve sidiği içebilirsimiz'' diyor bunu ciddiye alacak halimiz mi var ama bir hadis de illüminati'yi dahi tarif etmiş olmalı: deccal tek gözlüdür diyor, bunu dikkate alırız.
    bir tane de ayet çözümlemesi yapalım, kuran ''kadr'' diyor kader ve ölçü için aynı kelime kullanılıyor (ki kader de insanın sınrılı potanisyelinin ölçüsüdür) ve aynı ''kadr'' da kuran'a göre eşyanın yani maddenin olmazsa olmazıdır (kuran direk diyor ki: tanrı maddeyi yarattı ve maddenin ölçüsünü düzenledi). kadr, kader, ölçü, bilgi, düzenlilik ölçüsü-seviyesi... ne derseniz deyin bu olgu tüm varlıkların içindedir; belli bir düzenlilik ölçüsü içinde var olur. düzenlilik ölçüsü bazen bilinci yani başka bi deyişle ''ruhu'' da doğurur, ama bazı varlıkların düzenlilik ölçüsü organik bile değildir yani taştır, bardaktır vb. ki bu muktedirlerin uydurduğu materyalist ve idealist tuzakları aşma anahtarıdır.

    insanlar bunları görüyor, hissediyor. avrupa, abd, rusya'da islam müslüman olmayan halklar arasında da benimseniyor ve gelişiyor. sadece boksör, rapçi takımı da değil bu arada. dönemin popüler ve saygın aydını roger garaudy siyonizmin üstüne gittiği için nasıl da dışlandı. niye müslüman oldu. tolstoy, mektubunda niye ''bana iyi niyetli bir muhammedi'' deyin diyordu. nasıl böyle bir noktaya gelmişti. 1990'ların başında, rusya'da, ülkenin sorularını tartışan bir aydın kolektifi nasıl (müslüman olmasalar da) kuran'a sahip çıktı, uzaya roket gönderen, deniz altı üreten, diyalektik maddeciliği zorunlu ders olarak almış o kişiler bilmiyor da türk ateisti mi her şeyi çözdü. tabi ne salak müslümanlarımız ve ne de ''aydın'' gayrı-müslimlerimiz bunları tartışmıyor. hurileri tartışmak varken ne lüzumu var.

mesaj gönder