• izledim
    • izlemek istiyorum
  • youreads puanı (6.00)
blackkklansman - spike lee
"karanlıkla karşı karşıya, kenti ele geçirmeyi planlayan bir örgütü durdurmaya çalışan bir dedektifin hikayesini anlatıyor."
  1. spike lee yönetmenliğinde 2018 yapımı film. gerçek bir hikâyeye dayanan filmin başrollerini, denzel washington’ın oğlu john david washington, ve adam driver paylaşıyorlar.
    yıl 1973’tür. amerika’da ırkçılık ve siyahi haklar hareketi tüm hararetiyle sürüyordur. bu arada colorado’da, colorado springs polis departmanı ilk siyahi polis memuru ron stallworth’ü işe alır. üniversite mezunu olan stallworth’ün ilk görev yeri arşiv odasıdır. ancak iyi bir polis olmasına rağmen, diğer beyaz polislerin hakaretlerine maruz kalmaktadır. bundan sıkıldığında, gizli görev yapabileceği bir birime transferini ister. bazı olayların ardından daha sonra istihbarat bölümüne transfer edilen stallworth, gazetede gördüğü kkk üyelik başvurusu ilanını telefonla arar ve şube başkanıyla telefonda samimiyeti ilerletir. ancak yüz yüze buluşma vakti geldiğinde, işler sarpa saracaktır. yerine yine bir başka sivil polis olan flip zimmerman’ın gitmesine karar verilir. kkk ile ilişkiyi telefonda ron, yüz yüze görüşmelerde de flip götürecektir.

    gerçek ron stallworth’ün yazdığı kitaba dayandırılan, heyecanla beklediğim bir filmdi bu açıkçası. hikâyeyi düşünün. zenci bir polis kkk ile irtibat kuruyor, telefonda ilişkiyi ilerletiyor ve görüşmeye kendi gidemeyeceği için yerine yahudi bir beyaz polisi gönderiyor. doğru yönetmenin elinde muazzam bir film olabilecek bir hikâye. hele ki bu devirde. ama anlaşılan spike lee o kişi değilmiş. verdiği onca yıllık aradan sonra lee’den daha nefes kesecek bir film beklerdim. 2 saat 9 dakika boyunca sıkılmıyorsunuz ama heyecanlanıp, gerilip, “öğrenecekler mi acaba” korkusunu hiç yaşamıyorsunuz. “vay kkk amma da geri zekâlıymış” dedirtiyor sadece. çok tempolu ve gerilimli bir şekilde işlenebilecek gerçek bir hikâyeyi, absürt komedi şeklinde üstünkörü işleyerek iyi bir fırsatı tepmiş kanımca. ya da suları fazla bulandırmadan, çabalamadan, amerika’daki black lives matter dalgasından gişede faydalanmak istemiş olabilir.

    john david washington, iyi bir iş çıkarıyor, göze batmıyor. adam driver’sa... ne desem ki. adam driver bana yeni neslin nicholas cage’i gibi geliyor zaten. hep aynı donuk surat ifadesi. kkk’ya bir yahudi olduğunu gizleyerek katıldığında hissettiğini iddia ettiği çelişkiyi ben izleyici olarak hissedemedim. oyunculuktan mı, senaryodan mı bilemedim. yıldız gibi parlayacağı bir an bekledim ama hiç gelmedi maalesef.

    film boyunca bana bir şey hissettirten, insanlığın köküne kibrit suyu dedirten iki an vardı. biri, duayen harry belefonte’nin oynadığı konuşmacı aktivist ihtiyarın hikâyesini anlatmasaydı. diğeri de filmin en sonuna eklenmiş, 2017 yılında virginia’da yaşanan olayların gerçek görüntüleri oldu. yaşananlara çok yazık diyebiliyorum sadece. yıl olmuş 2021, uğraştığımız ilkelliklere bak...

mesaj gönder