• izledim
    • izlemek istiyorum
  • youreads puanı (7.00)
snowpiercer - joon-ho bong
küresel ısınma sebebiyle yeni bir teknoloji kurup atmosfere sıcaklığı dengelemek için füzeler gönderilir fakat bu tam tersi bir etki yapar. bu sefer de yer yüzü karla kaplanır. çok az insan kurtulur. hepsi çok özel yapılmış bir trene girerler ve bu tren hiç durmamacasına seyahat halindedir.
bir çeşit distopya olan bu film, "ayakkabılar" ve şapkalar" şeklinde ayrılan insanlarla doludur. ayakkabılar isyan etmeye başlayınca her şey gün yüzüne çıkar.
  1. önce genel bilgiler;
    le transperceneigeisimli fransız çizgi romandan uyarlanmış 2013 yapımı, güney kore-çek filmi ortak yapımıdır.
    filmin yapımcıları arasında, intikam üçlemesi filmlerinin yönetmenliğini yapmış, intikamın kitabını yazan,park chan wook bulunuyor.
    bununda altını çizmekte fayda var.
    filmin yönetmenliğini ise, şimdiye kadar izlediğim hiç bir filmi başarısız olmamış, bong joon ho yer alıyor.
    oyunculuklarını ise, chris evans, song kang-ho, tilda swinton, jamie bell, octavia spencer, ewen bremner, ko asung, john hurt
    ed harris paylaşıyor.
    bilim kurgu-aksiyon öğeler içeren dispotik bir film. dispotik film sevmeyenlere güzel gelmeyecektir. baştan uyaralım.
    arkadaşlar;
    filmin yönetmeni, hemen hemen her filminde olduğu gibi, bu filminde de ''mesaj'' kaygısı taşıyor ve bunu mükemmel bir şekilde veriyor.
    bundan sonrasını spoi takıntısı olanlar okumasın.

    yukarıda ki film eleştirilerinde filme ''klişe'' ve ''sıradan'' bir senaryo eleştirisi getirmişler.
    bence bu film klişe dışında her şey olabilir.
    konusuna, vermek istenen mesajlara değinelim.
    cw7 adındaki kimyasal maddeyi, dünyadaki küresel ısınmanın önüne geçmek isteyen bilim adamları atmosfere veriyor. ancak yanlış hesaplamalar sonucunda, bu sefer dünya buza kesiyor, insanlığın hepsi yok oluyor. bir trenin vagonları içindekiler hariç.
    wilford isimli bir girişimci tarafından felaketten önce yaratılan bu tren, hiç durmadan, sürekli hareket ederek yol almaktadır.
    vagonlar arasında keskin bir sınıfsal ayrım vardır. trenin en başındaki lokomotif'te ise sadece wildford bulunmakta.

    insanlar ahlaki ikilimler yaşarlar, bu ahlaki ikilimlerden beslenen, iktidarın ''denge'' ideolojisi arasındaki savaş, filmi kült yapan şeydir.

    filmde, trendeki düzenin sorumlusu, wildford'dur. wildforda göre; çektiği tüm yalnızlık, ayrıcalıklı bir sefa getirse de, beraberinde getirdiği yalnızlık sebebiyle acı çekmektedir. bunun sebebi, trendeki dengeyi koruma uğruna yapmış olduğu baskı ve şiddettir.

    hele sorun bakalım;
    --''o bizim gibi sıradan bir insan olmayı neden istememiştir? ''
    -- peki lan sorduk ''neden?'' dediğinizi duyuyorum.
    sebebi çok basit,
    --''tabiki varlığınız ve düzeniniz devam etsin diye'' , şükür diyin lan şükür nankörler!!!
    o bunun için ilahtır, tanrısallaştırılır.
    orta vagondaki ''orta sınıf'' çocuklarına ''düzenin idealoji okulları''nda hamile, sevimli bir öğretmen tarafından çocukların minik beyinlerine bu tanrısallaştırma fikri zerk edilir. ve bu tanrısallaştırma nedeniyle toplumda bireyler, bu düzeni ''kendilerinin istediğine''inanıp, ''her şeyimizi ona borçluyuz''derler. dahası, bu düzeni korumak amacıyla ''şiddet'' gösterebilir. aksini söyleyen ''hain''dir. yok edilmelidir.
    isyankar curtis, kanlı bir biçimde vagonları bir bir geçip ileriye gittikçe, ve nihayetinde lokomotife yani ilk bölüme gelince suratımıza bir gerçek çarpar.
    wilford, aslında curtis'tir.
    çünkü curtis, kendi kolundan vazgeçemediği için bir bebeği yemiştir.
    kıtlık ortaya çıktığı vakit, insanlık dürtülerinden dolayı kaos çıkarmaya meyillidir. bu kaos için iktidar şiddeti elzemdir. bu sebeple ''denge'' için bazılarınınız ölmesi gerekiyor. çünkü, ''ayaklar baş olursa'' toplum çöker. filmin başındaki ayakkabı metaforu böyle açıklanır.
    lokomotifin önüne gelene kadar filmde hiç şunu düşünmedim; ''dışarı çıkma ihtimali''....
    eminim bu filmi izleyen hiç kimse düşünmedi...
    ''üçüncü yol bu kadar mı imkansız gözümüzde?'' (bkz: üçüncü yolun imkansızlığı)
    dışarı çıkmak,,, filmin sonunda iki çocuk dışarı çıkacak, kendilerine bakan kutup ayısını gördüklerinde biz şunu anlayacağız;
    sağ kalmak için öldürmek tek alternatif değildir, öldürmek meşru bir seçenek değildir, ve mutlaka başka yollarda vardır.
    öldürmek nasıl insan dürtüsü ise, buna karşı durmak ta insan dürtüsüdür.
    gerçekten, çok beğendiğim bir film oldu. şiddetle tavsiye ederim.

mesaj gönder