1. kuzey pasifikte bulunan 3,4 milyon kilometrekare genişliğinde, 7 milyon ton ağırlığındaki plastik ve atık yığınına uzmanların verdiği isim. benim gibi ölçü, miktar ve mesafe özürlüler için şöyle ifade edeyim. türkiye'nin neredeyse beş katı, amerika'nın üçte biri kadar bir yüzölçümü var. hindistan kadar diyelim. bu en büyüğü, diğer denizlerde bunun kadar olmasa da, benzer 4 büyük yığın daha var. düşününce insanın aklı almıyor.

    peki nasıl oluşuyor böyle bir şey? tahminlere göre denizlere her yıl 9 milyon ton civarı çöp atılıyor. bunların büyük bir kısmını geri dönüşümü olmayan ya da zor olan plastikler oluşturuyor. pet şişeler, polyester ürünler, ağlar, sepetler, yemek kapları, hani o meşhur kahvecilerde verdikleri kapların üstündeki kapaklar, streç filmler, naylon poşetler, oyuncaklar, diş fırçaları, plastik çatal bıçaklar, pipetler, say say bitmez. (ben yazarken sıkıldım) pet şişe demiş miydim? (çağımızın vebası resmen) hayatımızı kolaylaştıran her şey, aslında gezegeni öldürüyor.

    7'nci kıta ta okyanusun tabanına kadar iniyor. üst yüzeyini ise mikroplastikler oluşturuyor. deniz canlıları yiyecek zannedip, mideye indiriyor. sonra biz de onları mideye indiriyoruz. wwf'e göre, yapılan incelemelerde, akdeniz’deki her iki deniz kaplumbağasından birinin sindirim sisteminde plastik parçalara rastlanmış. böyle çöp yığınlarının işgalci türleri bir yerden başka bir yere taşıma gibi tehlikeleri de var. işin mikrop kısmına hiç girmiyorum bile.

    bu canavar yığını temizleme çalışmaları var elbet. en azından büyük plastik parçaları, mikroplastiğe dönüşmeden temizlemeye çalışıyorlar ancak insanoğlunun denizleri kirletme hızı, temizleme hızından çok daha fazla olduğunda pek bir yere varılmıyor maalesef.

mesaj gönder