sevgili arkadaşlar, sanayi inkilabı sebebiyle orta sınıf zenginleşmeye başlayınca, erkeklerinde bol boş zamanı olunca kendilerini kamusal alanlara attılar. daha da zenginleşme yolları olan ticarete daha da eğilmeye başladılar.
hal böyle olunca kadınlar özel alanda, yani evlerde boş zamanlarını değerlendirmeye başladılar.
günümüzde ''gün'' adı verilen entelektüel etkinlikler düzenlemeye başladılar.
işte salon, 17 yyda fransa'da ortaya çıkmış, anlam olarak ''büyük hol'' anlamına gelen italyanca bir kelime...

rambouillet markizi catherine de vivonne, chambre blue-mavi odaolarak bilinen ilk salonu açan kadındır.
bu salonlar, saygın bir yerdi ve kadınların entel olarak kendilerini geliştirmeleri, entel, dantel konularda sohbet etmelerine olanak sağlıyordu.
kadınlar, birbirleri ile dayanaşabiliyordu.
londra'da düzenlenen ilk salon etkinliği ise, toprak zengini ve madencisi bir aileye gelin giden elizabeth mantagu'nun evinde gerçekleşecekti.
bu montagu burada ayrı bir başlığı hak eden büyük kadındır. voltaire-shakespeareçekişmesinde şekspırden yana taraf tutmuş , şekspırın dehası diye bir deneme yazmış, çok övgü almıştır. voltaire'yi rezil rsva etmiştir.
değerli arkadaşlar, konu çok dağıldı...
asıl söylemek istediğimiz mevzu şudur.
bu salonlar, kadın hakları, kadın eğitimi gibi kadınların toplumda var olmalarını sağlayacak feminist etkinlik alanıydı.
(bkz: mavi çoraplar)